İçindekiler
- 1 Kara Para Aklama Suçu ve Cezası [TCK Md. 282]
- 1.1 Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu ve Cezası
- 1.2 TCK Madde 282 ve Kara Para Aklama Suçu
- 1.2.1 Soruşturma Aşaması
- 1.2.2 Zincirleme Suç ve Vergi Kaçakçılığı ile İçtima
- 1.2.3 Kara Para Aklama ve Ceza Maddeleri
- 1.2.4 Suçun Maddi Unsurları ve Hareket Suçu
- 1.2.5 Aklama Suçunun Faili ve Ağırlaştırıcı Nedenler
- 1.2.6 Aklama Suçunun Tüzel Kişiler Üzerindeki Etkisi
- 1.2.7 Etkin Pişmanlık ve Teşebbüs Hükümleri
- 1.3 Kara Para Aklama Suçu Yaptırımları
- 1.4 Kara Para Aklama Suçunun Cezası [TCK Md. 282]
- 1.5 Önemli Linkler
- 1.6 Sıkça Sorulan Sorular
- 1.6.1 Kara para aklama suçu nedir?
- 1.6.2 Aklama suçunun cezası nedir?
- 1.6.3 Aklama suçunda etkin pişmanlık mümkün müdür?
- 1.6.4 Aklama suçunun tüzel kişiler üzerindeki etkisi nedir?
- 1.6.5 Aklama suçunda iştirak nasıl değerlendirilir?
- 1.6.6 Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alınması suçun cezası nedir?
- 1.6.7 Suçun zamanaşımı süresi nedir?
- 1.6.8 Suçun soruşturma süreci nasıl işler?
- 1.6.9 Ceza yargılamasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) uygulanabilir mi?
Kara Para Aklama Suçu ve Cezası [TCK Md. 282]
Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu ve Cezası
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu (Kara Para Aklama Suçu), Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, kara paranın meşru ekonomiye sokulması veya kökeninin gizlenmesi amacıyla yapılan çeşitli işlemleri kapsar. İlgili hükümler, uluslararası standartları yansıtarak suçun önlenmesi ve cezalandırılmasını amaçlar.
Hükümler ve Cezalar
TCK 282’nin birinci fıkrasına göre, suç gelirlerini yurtdışına çıkaran veya kaynağını gizlemeye çalışan kişi, üç ila yedi yıl arasında hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. İkinci fıkra, suça iştirak etmeksizin bu suçla ilgili malvarlığı değerini bilerek kabul eden veya kullanan kişilere hapis cezası öngörür. Kamu görevlisi veya belirli meslek sahibi kişinin işlediği durumlarda ceza miktarı artırılır.
Kanuni Düzenlemeler ve Tarihçe
Suçla mücadelede önemli bir adım, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun’dur. Ancak, daha sonra 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, bu alandaki düzenlemeleri güçlendirmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi, suçun detaylı bir şekilde tanımlanmasını sağlamıştır.
Hukuki Değer ve Suçun Ön Şartı
Aklama suçuyla korunan hukuki değer, adaletin sağlanması, ekonomik sistemin dengesinin korunması ve güvenilirliğinin sürdürülmesidir. Suçun işlenmesi için öncül suç şarttır ve bu suç, alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suç olmalıdır. Aklama suçunun işlenmesi, öncül suçun varlığını gerektirir.
Aklama Suçunun İşlenmesi
Suçun işlenmesi için kara paranın yurtdışına çıkarılması veya çeşitli işlemlere tabi tutulması gereklidir. Yurtdışına çıkarma, fiziki olabileceği gibi bankacılık sistemi veya alternatif havale yöntemleri gibi diğer yollarla da gerçekleştirilebilir. Suçun sınır aşan niteliği, uluslararası işbirliğinin önemini vurgular.
Nispi Muhakeme ve Bağlantı
Aklama suçunda nispi muhakeme yöntemi kullanılarak, öncül suçun varlığı değerlendirilir. Bağlantı kavramı, öncül suç ve aklama suçu arasındaki ilişkiyi belirler. Hâkim, suçun işlendiği mahkemeyi belirlerken nispi muhakemeyi kullanabilir.
TCK Madde 8 ve Türkiye’de Suç İşlenmesi
Türk Ceza Kanunu’nun 8. maddesi, Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunlarının uygulanacağını belirtmektedir. Bu kurala göre, suçun kısmen ya da tamamen Türkiye’de işlenmiş olması veya neticesinin Türkiye’de meydana gelmiş olması durumunda söz konusu suç, Türkiye’de işlenmiş sayılmaktadır. Bu hüküm, suçun işlenme yerinin ve etkilerinin Türkiye ile ilişkilendirilmesi açısından önem taşır.
İkinci fıkra, suçun Türk kara ve hava sahaları, Türk karasuları, açık deniz, Türk deniz ve hava araçları, kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölgede işlenmesi durumunda bu eylemin Türkiye’de işlenmiş sayılacağını belirtmektedir. Bu durumlar, suçun coğrafi konumu ve etkileşim alanını belirleyerek Türk yargı yetkisini sınırlar.
TCK Madde 282 ve Kara Para Aklama Suçu
Soruşturma Aşaması
Soruşturma aşaması, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.160 uyarınca Cumhuriyet savcısı tarafından başlatılır. Savcı, bir suçun işlendiği izlenimine sahip olduğunda gerçeği araştırmaya başlar. Ancak, CMK m.158/6’ya göre, 2017 yılında eklenen düzenleme ile Cumhuriyet savcısı, soyut ve genel nitelikli bir ihbar veya şikayet durumunda veya açıkça anlaşılabilir durumlarda herhangi bir araştırma yapmadan soruşturmaya yer olmadığına dair bir karar verebilir.
Aklama suçu için soruşturma aşamasının başlaması için şikayet şartı bulunmamaktadır. Bu suç, temel haliyle ve nitelikli hallerin varlığı durumunda mağduru toplum olduğu için re’sen soruşturulacaktır. Şüpheli işlemler MASAK tarafından savcılık birimine bildirildiğinde, savcılığın iddianame düzenleme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, alınan kararlar hakkında bilgi verme yükümlülüğü bulunmaktadır.
5549 sayılı Kanun’un 18. maddesinde, aklama suçundan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı kararı, iddianame veya mahkumiyet hükmü, el koyma kararlarının, izleyen ayın sonuna kadar başkanlığa gönderilmesi gerekliliği ifade edilmiştir.
Soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimi, CMK’da belirtilen şartların varlığı halinde koruma tedbirlerine başvurabilir. Aklama suçu için koruma tedbirleri, aklayıcıların önlenmesi açısından son derece hızlı bir şekilde uygulanması gereken önlemlerdir.
Zincirleme Suç ve Vergi Kaçakçılığı ile İçtima
Aklama suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Vergi kaçakçılığı ile içtima durumunda ağır cezanın uygulanması ilkesi benimsenir.
Kara Para Aklama ve Ceza Maddeleri
Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi, kara paranın gayri meşru kaynaklarının gizlenmesi veya meşru yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak amacıyla çeşitli işlemlerin tabi tutulmasını suç olarak tanımlamaktadır. Önceki düzenlemelerde yer alan “ve” bağlacı, sonraki düzenleme ile “veya” olarak değiştirilmiş, bu değişiklik aklama suçunun işlenmesi için çeşitli işlemlere tabi tutma amacını daha açık bir şekilde ifade etmektedir.
Ayrıca, kara paranın sadece bulundurulması durumunda çeşitli işlemlere tabi tutma fiilinin oluşup oluşmayacağı konusunda da değinilmektedir. TCK düzenlemesine göre, çeşitli işlemlere tabi tutma fiili, kara paranın banka hesabına yatırılması, taşınır veya taşınmaz malların satın alınması, bankacılık sisteminin kullanılması yoluyla paranın yurtdışına transfer edilmesi, birden fazla hesaba aktarılması, ayrıştırılması veya birleştirilmesi gibi eylemleri içermektedir.
Suçun Maddi Unsurları ve Hareket Suçu
TCK m.282’ye göre, suçun maddi unsurları arasında netice, failin işlemiş olduğu fiille meydana getirdiği değişikliği ifade eder. Bu netice, bir zararın varlığı veya bir tehlikenin varlığı olarak ortaya çıkabilir. Neticenin olmadığı durumlarda suçun oluşmayacağı klasik teori terk edilmiş, bu nedenle fiilden bağımsız bir neticenin meydana gelmemesi halinde suç, kanunda belirtilen tipikliğini koruyacak ve suç vasfına sahip olacaktır.
Aklama suçunda, kanunda sayılan seçimlik hareketlerden birisinin fail tarafından işlenmesi halinde neticenin meydana geldiği kabul edilmelidir. Aklama suçu sırf hareket suçu olarak tanımlandığı için teşebbüs hükümleri genellikle uygulanmaz. Ancak hareketin bölünebilir olduğu durumlarda teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerekebilir.
Aklama Suçunun Faili ve Ağırlaştırıcı Nedenler
TCK m.282’ye göre, aklama suçunu işleyen failin özgü suçlardaki gibi özel bir özellik göstermesi gerekmemektedir. Bu nedenle kara parayı yurtdışına çıkaran veya çeşitli işlemlere tabi tutan herkes aklama suçunun faili olabilir. Aklama suçunun işlenmesi sırasında birden fazla kişinin rol alabileceği unutulmamalıdır. Kanun metni, öncül suç faili ile iştirak etmeyen üçüncü kişi arasında bir ayrım yapmaz, bu nedenle hem öncül suç failisi hem de üçüncü bir kişinin aklama suçunda fail olması mümkündür.
TCK m.282’nin 3. fıkrasında, aklama suçunun “kamu görevlisi tarafından işlenmesi” veya “belli bir meslek sahibi kişi tarafından işlenmesi” durumunda cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir. Kamu görevlisi olmanın yanı sıra, görevin sağladığı kolaylıktan faydalanma şartı da aranır. Aynı şekilde, belirli bir meslek sahibi kişinin aklama suçunu, mesleğin sağladığı kolaylıktan faydalanarak işlemesi durumunda, bu durum nitelikli hal olarak değerlendirilecektir.
TCK m.282’nin 4. fıkrasında suçun örgüt faaliyetinde işlenmesi halinde cezanın bir kat arttırılacağı belirtilmiştir. Aklama suçunun genellikle örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, örgüt faaliyetine ilişkin ceza hükümlerinin diğer nitelikli hallere göre daha ağır olmasını gerektirmektedir.
Aklama Suçunun Tüzel Kişiler Üzerindeki Etkisi
TCK m.282’nin 5. fıkrası, aklama suçunun tüzel kişiler üzerindeki etkilerini düzenlemektedir. Suçun tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi durumunda, TCK m.60’a göre belirlenen güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekliliği ifade edilmektedir. Bu durumda suçun faili tüzel kişi değil, tüzel kişinin faaliyetlerinin devamlılığını sağlayan gerçek kişi veya kişiler olacaktır.
Tüzel kişi hakkında, ceza hukukunda genel olarak kabul edilen “ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi” uyarınca cezai sorumluluk bulunmamaktadır. Ancak aklama suçunun tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi durumunda, TCK m.60’da düzenlenen güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Bu durumun ortaya çıkabilmesi için aklama suçunun tüzel kişiliğin bünyesi altında işlenmesi ve tüzel kişiliğin sağladığı kolaylıktan faydalanma durumunun söz konusu olması gerekmektedir.
Etkin Pişmanlık ve Teşebbüs Hükümleri
Suç işlenmesinin ardından ortaya çıkacak durumlarda, etkin pişmanlık müessesesinin devreye girmesi, faile ceza verilmemesi veya cezada indirim yapılması anlamına gelmektedir. Bu müessese, suçun tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bir durumu içermektedir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, genel bir düzenleme olmayıp, suç tipinin içerisinde özel olarak düzenlendiği durumlarda geçerlidir. Aklama suçu açısından cezayı kaldıran şahsi bir sebep olarak etkin pişmanlık, TCK m.282 6. fıkrasında belirtilmiştir. Bu düzenleme, suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bu ele geçirilmesini kolaylaştıran kişinin cezadan hüküm giymeyeceğini ifade etmektedir. Etkin pişmanlık kurumunun uygulanabilmesi için, failin suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini bizzat teslim etmesi beklenmemektedir.
Aklama suçunun işlenmesi durumunda, teşebbüs hükümleri genel hükümler çerçevesinde uygulanabilir. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması için düzenlenen fiillerin gerçekleşmesi için failin icrai hareketlere başlaması durumunda, elinde olmayan bir nedenle tamamlayamazsa teşebbüs hükümleri çerçevesinde cezalandırılması mümkündür.
Kara Para Aklama Suçu Yaptırımları
Yurtdışına Çıkarma ve Teşebbüs Hükümleri
Yurtdışına çıkarma eylemi için failin icrai hareketlere başlaması durumunda, tamamlanmadan yakalanması teşebbüs hükümleri çerçevesinde cezalandırılmasını gerektirir. Yurtdışına çıkarma eyleminin tamamlanması durumunda ise suçun tamamlanmış şekli değerlendirilir.
Aklama Suçunda İştirak
Aklama suçunda iştirak, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama sürecine yardım eden kişileri kapsar. Bankacılar, denetçiler veya hukukçular, suçun müşterek faili olabileceği gibi yardım eden sıfatıyla da iştirak edebilirler.
Mesleki Şartlar ve Aklama Suçu
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, aklama suçundan mahkum olanların bu mesleği yapamayacağını belirtir, bu da suçluların mesleki faaliyetlerini sınırlar.
Ceza Yaptırımları
Aklama suçuna ilişkin ceza yaptırımları, TCK m.282’de düzenlenmiştir. Hapis cezasının yanı sıra faile adli para cezası da verilebilir. Hapis cezasının süresi, suçun işlenme şekline bağlı olarak değişiklik gösterir. Ceza yargılamasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) hükümleri uygulanmayabilir.
Kara Para Aklama Suçunun Cezası [TCK Md. 282]
Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması eylemine yönelik cezai yaptırımları düzenlemektedir. Suçun temel şekline ilişkin olarak öngörülen ceza, üç ila yedi yıl arasında hapis cezasını içermekte olup, aynı zamanda yirmi bin güne kadar adli para cezasını da içermektedir.
Aklama suçunun ekonomik bir suç olması, elde edilen malvarlığı değerleri ile suçluların zenginleşmesini içerdiğinden, hapis cezasının yanı sıra adli para cezasının da uygulanması önem arz etmektedir. TCK m.54-55 hükümleri, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin müsaderesini öngörmekte olup, faillere verilen adli para cezasıyla elde edilen malvarlığı değerlerinin devlet tarafından el konulması sağlanmaktadır.
Aklama suçu, kamu görevlileri veya belirli meslek grupları tarafından işlendiğinde cezada yarı oranında artış, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiğinde ise bir kat artırım öngörmektedir. Ayrıca, suçun temel şekline ilişkin hapis cezası için Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) hükümlerinin uygulanması genellikle mümkün değildir, çünkü suç için belirlenen cezanın alt sınırı iki yıldan fazladır. Ancak, ceza yargılaması sonucunda ortaya çıkacak indirim sebepleriyle HAGB uygulaması gündeme gelebilir.
Hapis cezasının yanı sıra faillere, hükümlüye belirlenen adli para cezası da uygulanacaktır. Adli para cezasının alt sınırı belirlenmemiş olup, beş günden az olamayacağı TCK m.52/1 kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durum, aklama suçunu gerçekleştiren kişinin ödeyeceği miktarın, suçun niteliğine ve miktarına bağlı olarak değişebileceğini göstermektedir.
Adli para cezasının infazı, 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 106. maddesi uyarınca gerçekleşecek olup, mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hükümlüye ödeme emri çıkarılacak ve 30 günlük bir ödeme süresi verilecektir.
Bu düzenlemeler, aklama suçunun önlenmesi ve ceza adaletinin tesisi açısından önemli adımları içermektedir. Ayrıca, suçun işlenmesine yönelik özel durumları dikkate alarak farklılaştırılmış cezai yaptırımlar, adaletin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alma Cezası [TCK Md. 282/2]
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alma, kabul etme, bulundurma veya kullanma eyleminin soruşturulması için herhangi bir şikayet unsuru aranmayacak, adli makamlarca resen soruşturma başlatılacaktır.
Bu suç, TCK m.282/2’de düzenlenmiş olup, faillere doğrudan kar elde etme amacının olmaması sebebiyle sadece hapis cezasını öngörmektedir. Adli para cezasına yer verilmemiştir, çünkü suçun işlenmesinde faillerin kar elde etme amacının bulunmaması bu tür bir yaptırımın gereksiz olduğunu ifade etmektedir.
Suçun işlenmesi durumunda, TCK m.53 uyarınca faillere hapis cezası uygulanacaktır.
Suçun niteliğinden dolayı, ağır ceza mahkemeleri görevli olmayacak; asliye ceza mahkemeleri yargılamayı üstlenecektir. Yargılama sonucunda, TCK m.53’e ek olarak güvenlik tedbirleri de uygulanabilir.
Dava zamanaşımı süresi sekiz yıl olarak belirlenmiştir (TCK md.66). Ceza zamanaşımı ise on yıl olarak uygulanacaktır (TCK md.68).
Bu suçun aklama suçundan farklı olarak incelenmesi gereken bir diğer önemli husus, suçun işlenmesinde faillerin doğrudan kar elde etme amacının olmamasıdır. Bu nedenle, TCK m.282/2’de sadece hapis cezasına yer verilmiş ve adli para cezası öngörülmemiştir. Bu durum, suçun özelliğinden kaynaklanan bir eksiklik olarak değerlendirilebilir.
Önemli Linkler
- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
- 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
- Mali Suçlar Araştırma Kurulu
- Denizli Avukat
Sıkça Sorulan Sorular
Kara para aklama suçu nedir?
Kara para aklama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde düzenlenmiş bir suçtur. Bu suç, suç gelirlerini meşru ekonomiye sokma veya suç gelirlerinin kökenini gizleme amacıyla yapılan çeşitli işlemleri kapsar.
Aklama suçunun cezası nedir?
Kara para aklama suçu için öngörülen ceza, üç ila yedi yıl arasında hapis cezasını ve yirmibin güne kadar adli para cezasını içerir. Ceza, suçun işlenme şekline bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aklama suçunda etkin pişmanlık mümkün müdür?
Evet, aklama suçunda etkin pişmanlık mümkündür. Etkin pişmanlık, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini bizzat teslim eden kişinin ceza almamasını veya cezada indirim yapılmasını sağlar.
Aklama suçunun tüzel kişiler üzerindeki etkisi nedir?
Aklama suçunun tüzel kişiler üzerindeki etkisi, suçun tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi durumunda belirlenen güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekliliğini içerir. Tüzel kişi, suçun işlenmesine olanak sağlayan gerçek kişi veya kişiler tarafından cezalandırılır.
Aklama suçunda iştirak nasıl değerlendirilir?
Aklama suçunda iştirak, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama sürecine yardım eden kişileri kapsar. Bu kişiler, suçun müşterek faili olabileceği gibi yardım eden sıfatıyla da iştirak edebilirler.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alınması suçun cezası nedir?
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alınması, kabul edilmesi, bulundurulması veya kullanılması eyleminin cezası, sadece hapis cezasını içerir. Adli para cezasına yer verilmemiştir.
Suçun zamanaşımı süresi nedir?
Aklama suçu için zamanaşımı süresi, TCK m.66/1-d hükmüne göre on beş yıldır. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin bilerek satın alınması suçu için zamanaşımı süresi sekiz yıldır.
Suçun soruşturma süreci nasıl işler?
Suçun soruşturma süreci, re’sen soruşturma başlatılması prensibi doğrultusunda işler. Herhangi bir şikayet unsuru aranmaz, adli makamlar suçun işlendiğine dair bilgi edindikleri anda soruşturmaya başlarlar.
Ceza yargılamasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) uygulanabilir mi?
Aklama suçu için HAGB uygulaması genellikle mümkün değildir, çünkü suç için belirlenen cezanın alt sınırı iki yıldan fazladır. Ancak, ceza yargılaması sonucunda ortaya çıkacak indirim sebepleriyle HAGB uygulaması gündeme gelebilir.