İçindekiler
- 1 Hileli Evlenme Suçu ve Cezası [TCK Md. 230/2]
- 1.1 Suçun Unsurları
- 1.2 Suçların Birleşmesi ve İştirak
- 1.3 Hileli Evlenme Suçu Yaptırımı ve Muhakemesi
- 1.4 Hileli Evlenme ve Zamanaşımı
- 1.5 Sonuç
- 1.6 Önemli Linkler
- 1.7 Sıkça Sorulan Sorular
- 1.7.1 Hileli evlenme suçu nedir?
- 1.7.2 Suçun koruma amacı nedir?
- 1.7.3 Suçun unsurları nelerdir?
- 1.7.4 Suçun neticesi nedir?
- 1.7.5 Suçun yaptırımı nedir?
- 1.7.6 Suçun zamanaşımı süreleri nelerdir?
- 1.7.7 Suçun manevi unsuru nedir?
- 1.7.8 Suçun etkileyen nedenleri nelerdir?
- 1.7.9 Suçun birleşmesi ve iştirak durumu nasıldır?
- 1.7.10 Suçun muhakeme süreci nasıl işler?
Hileli Evlenme Suçu ve Cezası [TCK Md. 230/2]
Hileli evlenme suçu, temelde dolandırıcılığın özel bir düzenlemesidir. Bu suçun korunmak istenen hukuki yararı, malvarlığı dışında genellikle dolandırıcılık suçununki ile örtüşmektedir. Dolandırıcılığın aksine, mağdur zararına değil, failin maddi bir kazanç elde etmeksizin işlendiği göz önüne alınmalıdır.
Evlilik: Hukuki Boyutu
“Aile düzenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenmiş olmasına rağmen, suçun asıl hedefi aile düzeni veya aile birliği değil, evliliğin gerçekleştirilmesine yönelik kişinin irade özgürlüğü ve serbestisi olarak değerlendirilmelidir. Hileli evlenmenin mağduru olan eş, evlendiği kişinin gerçek kimliğini bilmemiş veya iradesi sakatlanmamış olsa, muhtemelen o kişiyle evlenmeyecekti. Bu suçun odak noktası, evliliğin güven içerisinde gerçekleşmesini sağlamak ve güven duygusunun ihlal edilmesini engellemektir.
Suçun Hukuki Boyutu ve Aile Birliği Korunması
Suçun “kişilere karşı suçlar” bölümünde değil, aksine “aile düzeni” bağlamında düzenlenmiş olmasından, ikincil olarak ailenin ve aile birliğinin korunmak istendiği de ifade edilebilir. Kanun koyucunun amacı, evlilik birliğinin başlangıcının bu şekilde sakatlanmasını engelleyerek kamu yararını korumaktır.
Suçun Unsurları
Hileli evlilik suçunun failleri, gerçek kimliklerini gizleyerek başkalarıyla evlenen bireylerdir. Suç, birey tarafından gerçekleştirilen bir eylem olan “evlenme işlemi yaptırmak” şeklinde ifade edilir. Bu nedenle suç, hareketin sayısı bakımından “tek hareketli bir suç”tir ve yalnızca kanunda belirtilen bu hareket şekli ile işlenebilir. Suç, bağlı hareketli bir suç olarak kabul edilir, çünkü evlenme işleminin yaptırılmasının icrai nitelikte olması sebebiyle sadece icraen işlenebilir bir suçtur.
Önceki suçta bahsedilen evlilik işleminin yaptırılmasıyla ilgili açıklamalar burada da geçerlidir. Ancak, önemli bir fark vardır; birden fazla evlilik suçunda fail zaten evli iken yeniden evlenmektedir ve mevzuatımıza göre birden fazla evlilik hukuken mümkün olmadığından yapılan 2. evlilik geçersiz kabul edilir. Hileli evlenme suçunda ise, evlenme işlemi şeklen geçerli bir evlilik gibi görünse de, aldatılan eşin iradesi sakatlandığından gerçekten geçerli bir evlilik olmamaktadır.
Fail, kimliği hakkında mağduru yanıltarak (başkasının kimliğine bürünerek veya hayali bir kimlik bilgileri kullanarak) hileli bir evlilik gerçekleştirir ve bu şekilde evlenme dolandırıcılığı suçunu işlemiş olur.
Madde Gerekçesi ve Terimlerin Doğru Kullanımı
TCK Madde 230/2 gerekçesindeki ifadeler, konunun yeterince analiz edilmediğini ve gerekçenin aceleyle yazıldığını göstermektedir. Gerekçede hem “gerçek kişiliğin saklanması suretiyle başkasıyla evlenme işlemi yaptırılması cezalandırılmaktadır” ifadesi bulunmaktadır, hem de “suç, failin gerçek kimliğini saklayarak kendisini bir başka kimse gibi göstermesi ve bu suretle evlenme işlemlerini yapılması ile oluşur” ifadesi yer almaktadır.
Bu ifadeler arasında önemli farklar vardır; ilk cümlede kişiliğin saklanmasından, ikincisinde ise kimliğin saklanmasından bahsedilmektedir. Bu durumda, muhtemelen kasıt, gerçek kişiliğin değil, gerçek kimliğin saklanarak ve başkasının veya hayali birinin kimliğine bürünerek evlenme işleminin yapılmasıdır. Geçerli bir evlilikte olması gereken ancak somutta bulunmayan durumlar (ad ve soyadında, medeni halinde, tam akıl hastası olduğu veya evlendiği kişi ile aynı cinsiyeti paylaştığı gerçeğinin ortaya çıkmaması için başkasına ait kimliğin kullanılması gibi) gerçeğin saklanması durumunda, söz konusu suç işlenmiş olacaktır.
Maddi Unsur
“Saklamak” terimi, sözlükte “gizli tutmak, duyurmamak, başkalarına göstermemek, görülmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak” şeklinde tanımlanmış olsa da, aslında bu terim aynı zamanda “gizlemek, örtmek” anlamlarında da kullanılmaktadır. Bu bağlamda, gerçek kimliğin değiştirilmesi veya başka bir kimliğin kullanılması da gerçeğin gizlenmesi anlamına gelir. Bu nedenle, kimliği değiştirmek (belgede sahtecilik yapmak da dahil) söz konusu suça neden olabilir.
Eğer fail, gerçek kimliğini saklamak amacıyla dini nikah yerine resmi nikah kıymış olsaydı, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı olmasa TCK md. 230/5’de düzenlenen “dinsel tören suçu” gerçekleşmiş olacaktı. Ancak, mevzuatımızda böyle bir suç bulunmadığından, bu tür eylemlerin artık herhangi bir cezai yaptırımı bulunmamaktadır.
Mağdurun, failin gerçek kimliğini bildiği halde sessiz kalarak evlenmesi durumunda, maddi unsur kapsamında mağdurun aldatılması veya kandırılması gibi bir durum söz konusu olmayacak ve suç gerçekleşmeyecektir.
Yargıtay’ın genel dolandırıcılık suçuyla ilgili bir kararında belirttiği gibi, evlenme bahanesiyle gerçekleşen dolandırıcılıkta, failin evli olduğu basit bir araştırma ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunda, hileli davranış kapsamında olmadığı değerlendirilmektedir.
Suçun Neticesi
Suç neticesi bakımından, evlenme işleminin tamamlanmasıyla suç tamamlanmış olur. Suç, failin gerçek kimliğini saklayarak kendisini başka bir kimse gibi göstermesi ve bu şekilde evlenme işlemlerini yapması ile oluşur. Suç, neticesi itibariyle “ani bir suç”tur, çünkü evlenme işlemi tamamlandığında suç gerçekleşmiş olur.
Teşebbüs (Mağdurun Bilincinin Suçun Gerçekleşmesi Üzerindeki Etkisi)
Mağdurun evlilikten sonra gerçek kimliği öğrenmesi veya öğrenmesine rağmen evliliğe son vermek isteyip istememesi, suçun gerçekleşmesi açısından bir önem taşımamaktadır. Suçun neticesi, evlenme işleminin tamamlanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Hareket yapıldığında netice kendiliğinden ortaya çıkacağından, suç “neticesi harekete bitişik bir suç” ve gerçekleşen hareketin ardından bir zararın ortaya çıkmasını beklemeyen, dolayısıyla “tehlike suçu” olarak nitelendirilebilir.
İncelediğimiz suç, netice bakımından tehlike arz eden, ani ve neticesi harekete bitişik bir suç olduğundan, ancak suçun icra hareketleri kısımlara bölünebiliyorsa teşebbüs söz konusu olabilir. Örneğin; evlilik için gerekli evraklar ile birlikte ilgili mercilere başvuruda bulunulmuş olabilir, ancak başvurunun ardından failin gerçek kimliği ortaya çıkarsa ve evlilik işlemi gerçekleşmezse teşebbüs durumu söz konusu olabilir.
Nişanlanma, cezalandırılmayan bir hazırlık hareketi olmasına rağmen, nikah akdi sırasında taraflardan biri evlenme yönünde olumlu irade açıklamasında bulunsa da diğer taraf gerçek kimliğini açıklayamaz veya evlenmekten vazgeçerse, icra hareketi başlamış olacağından teşebbüs durumu ortaya çıkabilir.
Manevi Unsur
Suçun manevi unsuru kasttır ve taksirle işlenmesi mümkün değildir. Kastın kapsamı, failin kendisine ait olmayan bir kimlikle evlendiğini bilmesi ve bunu istemesini içerir. Kanunda suçun özel kastla işlenebileceğine dair bir belirleme olmamakla birlikte, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı “olası kastla” işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka Aykırılık Unsuru
TCK’da, md. 230 ve devamında veya diğer mevzuatımızda incelenen suça özel hukuka uygunluk nedenine yer verilmemiştir. Mevzuatımızdaki diğer hukuka uygunluk nedenlerinin bu suç açısından uygulanması da mümkün değildir.
“İlgilinin rızası” hukuka uygunluk nedeninin bu suçta uygulanıp uygulanmayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Mağdurun aldanması, suçun unsurları kapsamında olup, somut olayda mağdur zaten failin sakladığı gerçek kimliğini biliyor ve bile bile onunla evleniyorsa, yani bir anlamda kandırılma hususunda rızası söz konusuysa, suçun maddi unsuru gerçekleşmemiş demektir. Ancak normalde rıza zaten hile edilmiş olduğundan, geçerli kabul edilmez ve failin eylemini hukuka uygun hale getirmez.
Evlendikten sonra mağdurun failin gerçek kimliğini öğrenmesi de rıza ancak, suç işlenmeden önce veya suçun işlenmesi sırasında verilmiş olması gerektiğinden yine rızaya dayalı hukuka uygunluk nedeninden bahsedilemez. Dolayısıyla “ilgilinin rızası” hukuka uygunluk nedeni bu suç açısından geçerli olmaz.
Suçu Etkileyen Nedenler
TCK’da hileli evlilik suçunu etkileyen herhangi bir ağırlaştırıcı veya hafifletici neden bulunmamaktadır. TCK’daki genel takdiri indirim nedenleri, somut olayın şartlarına bağlı olarak bu suç için de uygulanabilir.
Kusurluluğu Etkileyen Nedenler
Bu suç açısından kusurluluğu tümden ortadan kaldıran veya etkileyen özel bir neden TCK’da bulunmamaktadır. Genel hallerin bu suç için geçerli olup olmadığı konusunda kanaatimizce belirleyici olabilir. Ancak, belki sadece “zorda kalma” durumunda kusurluluğun ortadan kalktığı düşünülebilir. Örneğin, ameliyat parasını temin etmek için gerçek kimliğini saklayarak zengin birisiyle evlenen bir kişinin durumu gibi.
Suçların Birleşmesi ve İştirak
Suçların Birleşmesi
Yargıtay’ın katıldığımız bir kararında, kamu görevlisinin görevi ihmal etmesiyle gerçek kimliği saklanarak başkasının kimliğiyle nikah kıyılmasının iştirak değil, görev ihmal suçu olduğu ifade edilmiştir. Ancak, kanaatimize göre, eğer memur nikahını kıydığı kişinin gerçek kimliğini biliyorsa ve buna rağmen herhangi bir menfaat elde etmeksizin nikahı kıyıyorsa, görevi kötüye kullanmadan değil, hileli evlilik suçuna iştirakten dolayı sorumlu tutulmalıdır. Eğer memur menfaat elde ederek aynı anda iki ayrı suç işliyorsa, her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalıdır.
Başkasının kimliğini kullanarak evlenen kişi, evlendiği kişiyi dolandırmak amacını taşıyorsa, burada artık hileli evlenme değil, genel dolandırıcılık suçu söz konusu olur.
İştirak
Suç, evlenme akdinin gerçekleşmesi ile tamamlanır, bu nedenle bu aşamadan önce suça iştirak edilebilir. Örneğin, tanık olarak bilerek ve isteyerek hileli evlilikte bulunmak gibi. Ancak, suç “özgü” ve “bizzat işlenebilen bir suç” olduğu için suça katılan kişi sadece “azmettiren veya yardım eden” olarak cezalandırılabilir. Ayrıca, Yargıtay’ın dini tören suçunda nikah memurunun sadece yardım eden olabileceğine dair görüşünü paylaşmamaktayız; hileli evlilik suçunda sessiz kalmanın fail olamama anlamına geldiğini değerlendirmekteyiz.
Hileli Evlenme Suçu Yaptırımı ve Muhakemesi
Hileli Evlenme Suçu Yaptırımı
Hileli evlenme suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 230/3 uyarınca 3 (üç) aydan, 1 (bir) yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Suçun üst sınırı 2 yıl olduğundan, hapis cezası uygulandığında TCK madde 51’e göre infazın ertelenmesi mümkündür. Ayrıca, hileli evlenme suçu, inkılap kanunlarına aykırı olmadığından Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 231 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması da düşünülebilir.
Muhakeme Süreci
Hileli evlenme suçu, şikâyete bağlı olmayan bir suçtur; bu nedenle re’sen soruşturulur ve kovuşturulur. Soruşturma süreci genel esaslara tabidir. Ancak, suça iştirak eden kişinin kamu görevlisi olması durumunda özel muhakeme usulleri gereği “yetkili merciin izni” alınması gerekebilir.
Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Yetki bakımından ise, genel kural olarak CMK’nın 12/1 maddesine göre suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Örneğin, nikahın yapıldığı yer mahkemesi, hileli evlenme suçu davasını ele alabilir.
Hileli evlenme suçu, hapis cezası ile cezalandırılan ve şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Muhakeme süreci genel mahkemelerde yürütülür ve görevli mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Suçun yaptırımı ve muhakeme süreci, TCK ve CMK hükümlerine uygun olarak gerçekleşir.
Hileli Evlenme ve Zamanaşımı
Dava zamanaşımı, suç işlendikten belirli bir süre sonra ceza davası açılamaması durumunu ifade eder. Hileli evlenme (yalandan) suçu bağlamında dava zamanaşımı, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 66 tarafından düzenlenmiştir.
Zamanaşımı Süreleri
TCK madde 66’ya göre, suç işlendiği tarihten itibaren belirlenen süre içinde dava açılmazsa, kamu davası düşer. Süre, suçun özelliğine göre değişebilir ve belirli istisnalar hariç genelde geçerlidir. Örneğin, hileli evlenme suçu için zamanaşımı süresi evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Hileli evlenme suçu bakımından zamanaşımı süreleri, genel düzenlemelerin yanı sıra özel hükümlerle belirlenir. Evlenmenin iptali sürecindeki uzunluk göz önüne alındığında, bu özel düzenleme suçun işlenen anından itibaren adalete hizmet etmektedir.
Özel Hükümler
Kanun koyucu, genel zamanaşımı kuralının yanı sıra bazı suçlar için özel düzenlemeler getirebilir. Örneğin, iftira suçunda zamanaşımı süresi, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
Evlenme İptali ve Zamanaşımı
Hileli evlenme suçu bakımından özel bir düzenleme, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin işlemesini öngörür. Bu düzenleme, suçun işlendiği andan itibaren süreç içindeki özel durumları dikkate alarak adaleti sağlamayı amaçlar.
Sonuç
Hileli evlenme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesinde düzenlenen ve evlilik işleminin gerçekleşmesine yönelik kişinin irade özgürlüğünü hileli bir şekilde sınırlayan bir suçtur. Suçun hukuki boyutu, aile düzeni ve birliğini değil, evliliğin gerçekleşmesini sağlamak ve güven duygusunun ihlal edilmesini engellemek olarak değerlendirilmelidir.
Hileli evlenme suçu, gerçek kimliği gizleyerek başkalarıyla evlenen bireyleri cezalandırmayı amaçlar. Suçun unsurları arasında “evlenme işlemi yaptırmak” bulunur ve bu, tek hareketli bir suç olarak kabul edilir. Suçun neticesi, evlenme işleminin tamamlanmasıyla ortaya çıkar, bu nedenle “ani bir suç” ve “neticesi harekete bitişik bir tehlike suçu” olarak nitelendirilir.
Hileli evlenme suçu, manevi unsuru kast olan özel bir suçtur. Suçu etkileyen nedenler, suçun maddi ve manevi unsurlarını içerir. Suçun birleşmesi ve iştirak durumları incelendiğinde, suça iştirak eden kişinin sadece “azmettiren veya yardım eden” olarak cezalandırılabileceği belirtilir.
Suçun yaptırımı, Türk Ceza Kanunu’nun 230/3. maddesine göre 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını içerir. Suçun zamanaşımı süreleri, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Özel düzenlemeler, suçun işlendiği anın özelliklerini göz önünde bulundurarak adalete hizmet etmektedir.
Önemli Linkler
Sıkça Sorulan Sorular
Hileli evlenme suçu nedir?
Hileli evlenme suçu, bir kişinin gerçek kimliğini gizleyerek başkasıyla evlenmesini ifade eder. Suç, evlenme işleminin gerçekleşmesine yönelik kişinin irade özgürlüğünü hileli bir şekilde sınırlayan bir eylemi içerir.
Suçun koruma amacı nedir?
Suçun koruma amacı, evliliğin güven içerisinde ve karşılıklı iradeyle gerçekleşmesini sağlamak ve güven duygusunun ihlal edilmesini önlemektir. Aynı zamanda aile birliğini ve düzenini korumak da amaçlanır.
Suçun unsurları nelerdir?
Suçun unsurları arasında “evlenme işlemi yaptırmak” bulunur. Bu, tek hareketli bir suç olup, evlenme işleminin gerçekleştirilmesine yönelik eylemi ifade eder. Suç, failin gerçek kimliğini gizleyerek başkasıyla evlenmesini içerir.
Suçun neticesi nedir?
Suçun neticesi, evlenme işleminin tamamlanmasıyla ortaya çıkar. Suç, “ani bir suç” olarak nitelendirilir, çünkü evlenme işlemi tamamlandığında suç gerçekleşmiş olur.
Suçun yaptırımı nedir?
Hileli evlenme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 230/3. maddesine göre 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun zamanaşımı süreleri nelerdir?
Zamanaşımı süreleri genelde suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Özel olarak hileli evlenme suçu bakımından zamanaşımı süresi, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Suçun manevi unsuru nedir?
Suçun manevi unsuru kasttır. Failin, gerçek kimliğini gizleyerek hileli bir evlilik yapmayı bilmesi ve istemesi gerekmektedir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suçun etkileyen nedenleri nelerdir?
Suçu etkileyen nedenler arasında suçun maddi ve manevi unsurları bulunur. Suçun işlenmesinde etkili olan özel durumlar, suçun ağırlaştırılmasına veya hafifletilmesine neden olabilir.
Suçun birleşmesi ve iştirak durumu nasıldır?
Suçun birleşmesi durumunda, başkasının kimliğini kullanarak dolandırma amacı taşıyan eylemler genel dolandırıcılık suçuna dönüşebilir. İştirak durumunda, suça katılan kişi sadece “azmettiren veya yardım eden” olarak cezalandırılabilir.
Suçun muhakeme süreci nasıl işler?
Hileli evlenme suçu, şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Soruşturma re’sen yapılır ve asliye ceza mahkemesinde görülür. Suçun yaptırımı ve muhakeme süreci, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine uygun olarak gerçekleşir.