İçindekiler
- 1 Hakaret Suçu, Cezası ve Genel Şartları
- 1.1 Hakaret Suçu Nedir?
- 1.2 Suçun Unsurları
- 1.3 Kişisel Duyarlılık ve Hakaret Suçu
- 1.4 Hakaretin Mağdurun Huzurunda ve Gıyabında Gerçekleşen Durumları
- 1.5 İnternet ve Sosyal Medya üzerinden Hakaret Suçu
- 1.6 Hakaret Suçunun Manevi Unsuru ve Hukuki Değerlendirmeler
- 1.7 Düşünceyi Açıklama ve Eleştiri Hakkı
- 1.8 Hakaret Suçunun Ortaya Çıkış Biçimleri
- 1.9 Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri
- 1.10 Cezayı Azaltan ya da Kaldıran Kişisel Nedenler
- 1.11 Hakaret Suçunda İsnadın İspatı
- 1.12 Suçun Muhakemesi ve Yaptırımı
- 1.13 Hakaret Suçunun Muhakemesi ve Cezalandırılması
- 1.14 Önemli Linkler
Hakaret Suçu, Cezası ve Genel Şartları
Son Güncelleme: 05.01.2024
Hakaret Suçu Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, “bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi” ifadesiyle hakaret suçunu tanımlar. Bu suç, hukuki açıdan incelenmesi gereken bir dizi kompleks unsuru içerir. Ceza ehliyeti, basın yoluyla işlenen hakaret, diplomatik dokunulmazlık ve diğer konular, hakaret suçunun daha derinlemesine anlaşılmasını gerektirir.
Hakaret suçunu işleyen kişinin ceza ehliyetine sahip olması esastır. Akıl hastalığı, yaş küçüklüğü gibi durumlar, ceza ehliyetini etkileyebilir. Diplomatik ve yasama dokunulmazlığına sahip kişiler, hakaret suçundan dolayı yargılanabilirler ancak bağışıklıkları nedeniyle cezalandırılamazlar.
Basın yoluyla işlenen hakaret suçu, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Eser sahibi, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni gibi kişiler cezai sorumluluktan kısmen muaf tutulabilirler.
Diplomatik dokunulmazlığa sahip kişiler, hakaret suçunun faili olabilir ancak dokunulmazlıkları nedeniyle yargılanamazlar. Bu durum, uluslararası ilişkilerde dikkate alınması gereken hassas bir dengeyi ifade eder.
Basın Kanunu’ndaki cezai sorumluluk başlıklı madde, eser sahibinin belirlenememesi veya ceza ehliyetine sahip olmaması durumlarını ele alır. Ancak bu düzenleme, Anayasa’nın suç ve cezaların kişiselliği ilkesine aykırı olabilir.
Hakaret suçunun mağduru herhangi bir birey olabilir. Mağdurun toplumsal saygınlığı, tazminat hukuku açısından farklı sonuçlara yol açabilir. Ölüler hakaret suçunun doğrudan mağduru olamazlar, ancak yakınlarına yönelik hakaretler cezai yaptırıma tabi olabilir.
Ölüler hakaret suçunun doğrudan mağduru olamazlar, ancak ölünün hatırasına hakaret edilmesi durumunda hukuki yaptırımlar devreye girebilir. Atatürk’ü koruma amacıyla çıkarılan özel kanun, bu konuda özel düzenlemeler içerir.
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesine göre, hakaret suçuna 3 (üç) aydan, 2 (iki) yıla kadar hapis veya adlî para cezası uygulanır. Hapis cezası, mahkeme tarafından TCK’nın 61. maddesi esas alınarak belirlenir.
Hakaret Suçunun Manevi Unsuru ve Hukuki Değerlendirmeler
Kasten İşlenebilen Bir Suç
Hakaret suçu, kasten işlenebilen suçlardan biridir. Failin bu suçu işlerken mağdurun şerefine saldırma niyeti bulunmalıdır. Kasıt, genel bir kasıt olup, failin eyleminin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını zedeleyebileceğini bilmesi ve istemesini içerir.
Hakaretin Amacı ve Kasıt
Suçun varlığı için failin hakaret suçuyla ulaşmak istediği amaç önemli değildir. Ancak yoklukta hakaret suçundaki kasıt, mağdurun saygınlığını aşağılamanın yanı sıra bunun en az üç kişi tarafından da duyulmasını istemesini içerir.
Kasıt Türleri ve Hakaret Suçu
Genel Kasıt: Failin, davranışının mağdurun saygınlığını zedeleyebileceğini öngörmesi ve bunu istemesi yeterlidir. Saikin türü önem taşımaz.
Olası Kasıt: Fail, davranışının mağdurun saygınlığını zedeleyebileceğini öngörmüş olmasına rağmen, yine de davranışını gerçekleştirmesi durumunda olası kasıtla hakaret söz konusu olacaktır.
Olası Kasıtla İşlenen Hakaret
Hakaret suçunun olası kasıtla işlenmesi mümkündür. Fail, mağdurun çalışma masasına hakaret içeren yazıları bırakması gibi durumlarda, bu davranışın mağdur tarafından duyulabileceğini öngörmüşse olası kasıt söz konusu olacaktır.
Hakaret suçunun varlığı, failin kullandığı sözlerden, davranış biçimlerinden, fail ve mağdur arasındaki kişisel bağdan ve toplumsal koşullardan türetilmelidir.
Hata ve Hafifletici Neden
Mağdurun şahsında hata durumu, hakaret suçunun varlığı açısından önemli olmayabilir. Ancak bu durum, hafifletici bir neden olarak değerlendirilebilir.
Hakaret Suçunun Taksirle İşlenmesi
Hakaret suçunun taksirle işlenmesi olanaklı değildir ve kanunda taksirli hali düzenlenmemiştir. Hata durumları, hakaret suçunu taksirle işleme ihtimalini ortadan kaldırır.
Faildeki Hakaret Kastının Belirlenmesi
Gerçek bir durumun, hukuki bir kurumun veya tarihsel bir gerçekliğin ortaya konulması hakaret olarak değerlendirilmez. Toplum içinde belirli ifadelerin hakaret olarak algılanıp algılanmaması, toplumsal normlara bağlıdır.
Örneğin, karı kocalık ilişkisini sormak için kullanılan “karınız nerede?” ifadesi hakaret değilken, bir toplantıda bulunan konuşmacının kadına “Susturun bu karıyı” şeklindeki ifadeleri hakaret amacı taşıyabilir.
Toplum içinde kullanılan aslan, kaplan gibi ifadeler genellikle hakaret olarak algılanmaz, ancak bu ifadelerin kullanımı failin niyetine bağlı olarak değişebilir.
Düşünceyi Açıklama ve Eleştiri Hakkı
Anayasa ve Düşünce Hürriyeti
Anayasa’nın 25. maddesine göre herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
26. maddeye göre ise düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine sahip olup, resmi makamların müdahalesiz haber veya fikir alma/verme serbestliğini içerir.
Anayasa m. 62/f.2, bu hürriyetlerin kullanımının başkalarının şöhret veya haklarını koruma amacıyla sınırlanabileceğini belirtir.
Eleştiri ve Cezasızlık Halleri
- Eleştiri, övgü ya da beğeni içermek zorunda değildir, ancak sert ifadeler kullanmak eleştirilen kişinin kişilik haklarına saldırı anlamına gelmez.
- Eleştiriler, olumsuz durumları ortaya koyarak muhatabın eksikliklerini gösterme amacını taşımalıdır.
Eleştiri ve Hakaret Ayrımı
- Eleştiri, bir eserin, kitabın, yazarın ele alınmasıdır ve gayet olağan bir kültür pratiklerinden biridir.
- Hakaret, sert ifadelerle birlikte kişisel saldırı içerir; bu ayrım önemlidir ve hakaret suçunu oluşturabilir.
Hakaret Suçunun Ortaya Çıkış Biçimleri
Suçun Soyut Tehlikesi
- Hakaret suçu soyut bir tehlike suçudur, hukuki konunun ortadan kalkmış olması gerekmez.
- Huzurda hakaret anında gerçekleşirken, gıyapta hakaret üçüncü kişinin öğrenmesiyle meydana gelir.
Teşebbüs ve Örnekler
- Teşebbüs, hakaret oluşturan davranışın parçalara bölünebildiğinde mümkündür.
- Örneğin, hakaret içeren bir telgrafın postane görevlisi tarafından gönderilmemesi durumunda teşebbüs söz konusu olabilir.
Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme
- Hakaretin sözlü veya yazılı teşebbüs aşamasında gönüllü vazgeçme mümkündür.
- Örneğin, hakaret içeren bir mektubun posta aracılığıyla gönderilmek istenmesi, ancak postane görevlisinin göndermemesi durumunda gönüllü vazgeçme söz konusu olabilir.
İştirak İradesi ve Müşterek Faillik
- Hakaret suçu tek faille işlenebilir, ancak iştirak durumunda iştirak iradesi ve davranışın teşebbüs düzeyinde olması gerekir.
- Müşterek faillik, birden fazla failin suçun icra hareketleri üzerinde birlikte egemenlik kurduğu durumları içerir.
Dolaylı Faillik
- Hakaretin bir başkası aracılığıyla işlenmesi durumunda dolaylı faillik söz konusu olabilir.
- Örneğin, birinin başka bir kişiyi hakaret etmesini sağlamak dolaylı faillik olarak değerlendirilebilir.
Zincirleme Suç ve Ceza Hükümleri
- Hakaret suçu aynı kişiye veya topluluğa karşı zincirleme suç hükümlerine tabi olabilir.
- Zincirleme suç durumunda faile bir kez ceza verilir, ancak bu ceza artırılır.
Topluluklara Yönelik Hakaret
- Hakaret, bir dernek, siyasi parti, aile veya topluluğa yönelik olabilir.
- Bu durumda da zincirleme suç hükümleri uygulanabilir.
Halkın Bir Kesimine Yönelik Hakaret
- Nefret içerikli ifadeler için, halkın bir kesimine yönelik hakaret durumunda TCK m. 216 uygulanabilir.
- Hakaretin hukuki konusu olan şeref ve saygınlık, belli bir kişiye bağlı kişisel bir hukuki menfaattir.
Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri
Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı İşlenmesi
Nitelikli Hallerin Ağırlatıcı Etkisi
- Hakaret suçu, kamu görevlisine yönelik ve görevinden dolayı işlendiğinde ağırlatıcı nitelik kazanır.
- Suçun, kamu görevlisinin görevi sırasında olması gerekmez, önemli olan görevini yerine getirdiği zamanlarda işlenmiş olmasıdır.
Haksız Tahrik Durumu
- Kamu görevlisinin görevini kötüye kullanması durumunda nitelikli haller uygulanmaz, ancak haksız tahrik hükümleri değerlendirilebilir.
Din Özgürlüğünün Kullanılması Dolayısıyla İşlenmesi
Dini, Siyasi, Sosyal İnançların Kapsamı
- Hakaret suçunun nitelikli hali, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç ve kanaatlerin açıklanmasından dolayı işlendiğinde geçerlidir.
- Dini özgürlük, geniş bir kapsama sahiptir, farklı dinlere mensup kişileri korur.
Emir ve Yasaklara Uygun Davranma
- Kişinin mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakarete uğraması suçun nitelikli hali olarak kabul edilir.
Mensup Olunan Dinin Kutsal Değerlerinden Dolayı İşlenmesi
Kutsal Değerler ve Hakaret Suçu
- Kişinin mensup olduğu dinin kutsal sayılan değerlerine hakaret edilmesi suçun nitelikli halini oluşturur.
- Hukuk, kişilerin dinsel değer yargılarını korur, soyut olarak dinin veya kutsal değerlerin korunması söz konusu değildir.
Alenen İşlenmesi
Aleniyet Kavramı
- Aleniyet, bir kişi tarafından görülüp duyulabilecek bir ortamda suçun işlenmesi olarak kabul edilir.
- Basın ve yayın araçları, sokakta, topluluk içinde yapılan hakaretlerde aleniyeti sağlar.
İnternet Üzerinden İşlenen Hakaretler
- Günümüzde internet aracılığıyla yapılan hakaretlerde aleniyet gerçekleşir.
- Twitter, Facebook gibi platformlarda yapılan hakaretler de aleniyetin bir örneğidir.
Cezayı Azaltan ya da Kaldıran Kişisel Nedenler
Haksız Fiile Tepki Olarak Hakaret
- TCK m. 129/f.1’e göre, hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi durumunda ceza üçte birine kadar indirilebilir veya ceza verilmekten vazgeçilebilir.
- Haksız bir fiilin varlığı ve bu fiile tepki olarak hakaretin işlenmiş olması gereklidir.
- Haksız tahrik hükümleri, bu durumu özel bir hal olarak düzenler.
- Haksız fiilin kasten yaralama olmaması şarttır.
- Hakaret, haksız fiilin etkilerini devam ettirdiği durumlarda işlenmiş olmalıdır.
Kasten Yaralama Suçuna Tepki Olarak Hakaret
- TCK m. 129/f.2, hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi durumunda kişiye ceza verilmeyeceğini öngörür.
- Kasten yaralama fiiline karşı hakaret, şahsi bir cezasızlık nedeni olarak kabul edilir.
- Yargıtay kararı örneğiyle, bir hukuka uygunluk nedeni olmadan işlenen kasten yaralama suçuna tepki olarak hakaretin ceza gerektirmediği vurgulanır.
Karşılıklı Hakaret: Karşılıklı Hakaret Suçu
- TCK m. 129/f.3, hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi durumunda, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek cezanın üçte birine kadar indirilebileceğini veya ceza verilmekten vazgeçilebileceğini belirtir.
- Hakim, olayın mahiyetine göre cezayı indirme veya ceza verme kararını takdir eder.
- Hakaretin karşılıklı olarak işlenmesi durumunda, her iki taraf veya bir taraf hakkında ceza verilmemesi kararı alınabilir.
- Yargılama giderlerinin karşılıklı olarak karşılanması, hakaret durumunda hükümler arasında bir etki yaratmaz.
Bu düzenlemeler, haksız fiil, kasten yaralama ve karşılıklı hakaret durumlarında cezanın azaltılması veya ceza verilmemesi için hakime takdir yetkisi tanır.
Hakaret Suçunda İsnadın İspatı
Hakarete konu olan eylemin gerçek ve doğru olması durumunda faile ceza verilmemektedir (TCK Md. 126). Ancak, bu durumun sağlanabilmesi için isnatların hukuken tartışılabilir ve ispat edilebilir nitelikte olması gerekmektedir. TCK’da sövme ve hakaret arasında ayrım yapılmamıştır, bu nedenle soyut ifade ve aşağılayıcı açıklamaların ispatlanması zor olduğundan, sanığın ispat hakkını sınırlamaktadır. Ayrıca, isnadın ispatının hangi mahkemede yapılacağına dair özel bir hüküm bulunmamakta, bu nedenle CMK m. 218‘de belirtilen ceza mahkemelerinin ek yetkisi devreye girecektir. İspatlanması istenen hususlar, yargılamayı yapan ceza mahkemesinin yetki alanının dışında ise CMK m. 218’e göre nisbi muhakeme veya bekletici mesele sayma yoluna gidilebilir.
Anayasa’nın 39. maddesine göre, kamu görevlilerine yönelik hakaret davalarında isnadın ispatı bir şarta bağlı olmaksızın mümkündür. Bu durum, TCK m. 127‘ye göre isnadın ispatında kamu yararının varlığı veya isnada konu fiilin suç oluşturması şartına bağlanmasının Anayasa’ya uyumlu olmadığı şeklinde eleştirilmiştir. Failin bu haktan yararlanabilmesi için kesinleşmiş bir hüküm şarttır.
Mağdur hakkında beraat, düşme, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi halinde isnat ispatlanmamış sayılacak ve hakaret eden kişi cezalandırılacaktır. Ayrıca, ceza verilmesine yer olmadığı durumlarda güvenlik tedbirine hükmedilmesi, hakarete konu fiilin ispatlanmış sayılmasını sağlayacaktır. Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukuki bir sonuç doğurmayacağından fiil ispatlanmamış sayılacaktır.
Birden fazla mağdurun olduğu durumlarda her birinin ispatı için rıza göstermesi gerekmektedir, ancak kamu yararı mevcut ise mağdurların rızası aranmaz. TCK m. 127/f.2’ye göre, “ispat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.” Bu hüküm, kişilerin geçmişteki eylemleri nedeniyle damgalanmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Örneğin, geçmişte bir cinayetten mahkum olan bir kişiye “katil” ifadesinin kullanılması hakaret suçunu oluşturacaktır.
Suçun Muhakemesi ve Yaptırımı
TCK m. 125/f.1’e göre, “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Hakaret suçuna ilişkin olarak hapis veya adli para cezası seçenekli bir ceza olarak öngörülmüştür. Hakim, somut cezayı TCK m. 61’deki esaslara göre belirleyecektir.
Somut olayda hapis veya adli para cezasına karar verilmişse, bu kararın gerekçesi de açıklanmalıdır. TCK m. 50/f.2’ye göre, “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.”
Hakaret Suçunun Muhakemesi ve Cezalandırılması
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 125/f.1’e göre, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişiyi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırır. Hakim, cezanın hapis mi yoksa adlî para cezası mı olacağına TCK m. 61’deki esaslar doğrultusunda karar verir ve bu seçimi gerekçelendirir.
TCK m. 50/f.2’ye göre, “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.” Yani, seçenekli ceza durumunda bir seçim yapılmalı ve verilen hapis cezası adlî para cezasına çevrilemez.
TCK m. 131/f.1’e göre, “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.” Hakaret suçu için soruşturma ve kovuşturma süreci mağdurun şikayetine bağlıdır.
Ancak, TCK m. 131/f.2’ye göre, “Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.” Bu durumda, ölünün yakınları suçtan zarar gören olarak şikayet hakkını kullanabilir.
TCK m. 73’e göre şikayet hakkı suçtan zarar görene aittir. Ancak suçtan zarar gören, mağdurdan daha geniş bir kapsama sahiptir. Örneğin, bir öğretmenin 13 yaşındaki bir öğrenciye hakaret etmesi durumunda, çocuk suçun mağduru olacaktır, ancak ebeveynleri suçtan zarar gören olarak şikayet hakkını kullanabilirler.
TCK m. 73/f.1’e göre, “Soruşturulması ve kovuşturması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” Ancak CMK m.158/f.6’ya göre, “Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.”
CMK m. 253/f.1, a bendine göre, soruşturulması ve kovuşturması şikayete bağlı olan suçlar uzlaşma kapsamındadır. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret hali hariç, hakaret suçu şikayete bağlıdır. Bu nedenle, kamu davası açılması için iddianame düzenlenmeden önce Cumhuriyet savcılığı, uzlaşma hükümlerinin uygulanmasını önermelidir (CMK m. 253/f.4).
CMK m. 255’e göre, “Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.” Yani, ancak uzlaşmayı kabul eden fail bu haktan yararlanabilir.
CMK m. 171/f.1’e göre, “Cezayı kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.” Hakaret suçu için şahsi cezasızlık durumunda savcı, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
Hakaret suçu, şikayete bağlı bir suç olmasına rağmen, suçun basit hali üç aydan iki yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği için Cumhuriyet savcısı CMK m. 171/f.2’ye dayanarak kamu davası açılmasının ertelenmesi yoluna gidemez. Ancak, yapılan yargılama sonucunda verilen ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise CMK m. 231/f.5’e göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür.
Hakaret suçu açısından görevli mahkeme “Sulh Ceza Mahkemesi” ‘dir, yetkili mahkeme ise Ceza Muhakemesi Kanunu Md. 12’ye göre belirlenir. Dava esasen suçun işlendiği yer mahkemesinde görülecektir. Ancak suçun işlendiği yer belirsizse, 13. maddeye göre şüphelinin yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi veya şüphelinin Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır.
Özellikle internet kullanılarak hakaret suçu işlendiğinde, failin veya mağdurun yerleşim yeri veya oturduğu yer yetkili mahkeme olarak kabul edilebilir. Örneğin, tren seyahati sırasında bir kişinin yanındaki tablet bilgisayarı kullanarak internet üzerinden hakaret ettiği durumda, yetkili mahkeme bu kişinin yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.