İçindekiler
- 1 Yalan Haber Yapma Suçu ve Cezası [TCK 217/A]
- 1.1 Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu
- 1.2 Dezenformasyon
- 1.3 Diğer Ülkere Göre Yalan Haber Yayma Suçları
- 1.4 İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Suçlarla Mücadele
- 1.4.1 İçerik Sağlayıcı Sorumluluğu ve Sosyal Medya Kullanımı
- 1.4.2 Suçun Faili ve Mağduru
- 1.4.3 Suçun Unsurları ve Gerçeğe Aykırılık Kavramı
- 1.4.4 Gerçeğe Aykırılığın Belirlenmesi ve Tehlike Suçu Olarak Değerlendirme
- 1.4.5 Gerçeğe Aykırılığın Belirlenmesinde Adli Makamların Rolü
- 1.4.6 Gerçeğe Aykırılığın Çeşitleri ve Suç Teşkil Etme Şartları
- 1.5 Suçun Şekilleri
- 1.6 TCK 218 Ortak Hüküm
- 1.7 Yalan Haber Yayma Suçunun Cezası
- 1.8 Önemli Linkler
- 1.9 Sıkça Sorulan Sorular
- 1.9.1 Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun tanımı nedir?
- 1.9.2 Yalan haber yapma suçunun cezası nedir?
- 1.9.3 Bu suçun işlenmesinde manevi unsur nedir?
- 1.9.4 Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu cezalarının dışında başka yaptırımları var mıdır?
- 1.9.5 Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuyla ilgili temyiz kanun yolu nedir?
- 1.9.6 Suçun işlenmesinde belirli şartlar nelerdir?
- 1.9.7 Dezenformasyonla mücadele için önerilen önlemler nelerdir?
- 1.9.8 İfade hürriyeti ile gerçeğe aykırı bilgilerin yayılmasını engelleme arasındaki denge nasıl sağlanabilir?
- 1.9.9 Hangi ülkelerde yalan haberlere karşı cezai yaptırımlar bulunmaktadır?
- 1.9.10 Sosyal medya düzenlemeleri ifade hürriyetini nasıl etkileyebilir?
Yalan Haber Yapma Suçu ve Cezası [TCK 217/A]
Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu
Günümüzde iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, yanlış ve yanıltıcı bilginin yayılması endişe verici bir sorun haline gelmiştir. Yalan haber yapılması; İnternet ve sosyal medya (twitter, x, threads, facebook, instagram gibi), halkı etkileme potansiyeli yüksek birer araç olarak ortaya çıkmıştır. Ülkenin iç ve dış güvenliği ile kamu düzenini bozacak nitelikteki gerçeğe aykırı bilgiyi yaymak, kötü niyetli kişiler tarafından bu platformları silah gibi kullanılmaktadır.
Dezenformasyonla mücadele çerçevesinde idari tedbirlerin yeterli ve caydırıcı olmaması, ceza kanununa başvurmayı kaçınılmaz kılmıştır. Bu bağlamda, 13.10.2022 tarihinde kabul edilen 7418 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlıklı bölümüne “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” başlıklı yeni bir madde eklenmiştir.
Suçun Tanımı
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, sadece halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi alenen yaymayı suç saymaktadır. Bu suç, bilgiyi gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işleyen kişilere daha ağır cezalar getirmektedir.
Değişiklikler ve Gerekçeler
Dezenformasyonla mücadelede idari tedbirlerin sınırlı etkisi nedeniyle, ceza hukukuna başvurulmuştur. Özellikle internetin anonim ortamı, yalan, yanlış veya manipülatif içeriklerin yayılmasını artırmıştır. Bu sebeple, 7418 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’na “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” başlıklı madde eklenmiştir.
Suçun Sınırlamaları
Suçun oluşabilmesi için belirli şartlar öne sürülmüştür. Failin belirli bir saikle hareket etmesi, aleniyet şartı ve ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili kamu barışını bozmaya elverişli hareketin bulunması aranmaktadır. Ancak, suç tanımındaki belirlilik ilkesi, suçun oluşmasını ve cezalandırılmasını zorlaştırabilecek düzeyde açıklık getirmemiştir.
Dezenformasyon
Kamu düzenini bozmak, toplumu manipüle etmek amacıyla kötü niyetli kişiler tarafından üretilen ve yayılan gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgiler, günümüzde ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu olaylarda tamamen kurgusal bilgilerin paylaşılmasının yanı sıra gerçeğin abartılması veya eksik verilmesiyle yanıltıcı bir izlenim oluşturmak da mümkündür.
Çevrimiçi iletişim platformları üzerinden yayılan yalan haberler, hızla yayılmakta ve geniş bir etki alanına ulaşabilmektedir. Çevrimiçi iletişim platformlarının yalan haberle mücadele kapsamındaki düzenlemeleri, hangi içeriğin yalan haber olduğuna karar verme konusunu gündeme getirmiştir. Bu durum, çevrimiçi iletişim platformlarının basın ve ifade hürriyetine müdahale edilebilir hale geldiği endişelerini beraberinde getirmiştir.
Dezenformasyon, bilinçli bir şekilde kamu zararına veya kâr amacı güderek tasarlanan, sunulan ve tanıtılan yanlış veya yanıltıcı bilgi türlerini içermektedir. Bu olgu, bağımsız gazeteciliğin kısıtlandığı, kamu bilgilendirme sistemlerinin zayıf olduğu yerlerde gelişme eğilimindedir. Dezenformasyon, karmaşık ve çok yönlü bir durum olup, kişilere bilgi arama, alma, paylaşma ve fikir oluşturma yeteneklerinden yoksun bırakabilir. Bu durumun ciddi sonuçları olduğundan, dezenformasyonla mücadele için çeşitli önlemler alınmalıdır.
İlk olarak, haberlerin şeffaflığını artırmak, medya ve bilgi okuryazarlığı konusunda kullanıcılara destek vermek, basını güçlendirmek ve haber medyasında çeşitliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak gibi faaliyetler, dezenformasyonla mücadelede etkili olabilir. Ancak, gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma suçuyla mücadele etmek, ifade hürriyetinin korunması gerekliliği ile çelişebilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, düşünceyi açıklama hürriyetini demokratik toplumun temel bir unsuru olarak görmekte ve bu hürriyetin sadece kabul edilen veya zararsız fikirler için değil, aynı zamanda toplumda aykırı, kural dışı veya endişe verici bulunan fikirler için de geçerli olduğunu belirtmektedir. Ancak, ifade hürriyeti, gerçeğe aykırı bilginin alelade yayılmasını korumaz.
Diğer Ülkere Göre Yalan Haber Yayma Suçları
Bazı ülkelerde zarar verici nitelik taşıyan ve kötü niyetle üretilen yalan haberlere ceza öngören düzenlemelere rastlanmaktadır. Bu tür düzenlemeler genellikle kamu düzenini bozan haberleri hedeflemektedir.
Ülke | Düzenleme | Cezalar |
---|---|---|
Singapur | Çevrimiçi Gerçek Dışılık ve Manipülasyondan Koruma Yasası (POFMA) | Para cezaları, hapis cezaları; güvenliği tehdit eden, dostane ilişkilere zarar veren yanlış bilgiler. |
Almanya | Sosyal Ağ Kanunu (NetzDG) | Erişim engeli; yanlış ve yanıltıcı bilgi yayana doğrudan ceza yok, içeriklere erişim engeli uygulanabilir. |
Fransa | Bilgi Manipülasyonuyla Mücadele Kanunu | Yanlış ve yanıltıcı iddialar cezalandırılır; paylaşımların kişileri yanıltma kastı yalan haber değerlendirmesine etki eder. |
Kanada | Ceza Kanunu’nun 372. maddesi | Yanlış bilgi iletenleri korkutmak amacıyla suçlu ilan eder. |
Birleşik Krallık | Çevrimiçi Güvenlik Yasası | Doğrudan yanlış bilgiyi yayana ceza yok; daha çok erişim engeli ve içerik kaldırma üzerine odaklanmıştır. |
Yunanistan | Yunan Ceza Kanunu’nun 191. maddesi | Kamu huzurunu bozan yanlış haberlere cezalar getirir. |
Birleşik Arap Emirlikleri | Ceza Kanunu’nun 52. maddesi | Sahte haber veya yanıltıcı bilgi yayarak kamu düzenini bozan kişilere hapis ve para cezaları öngörür. |
Uganda | Ceza Kanunu’nun 50. maddesi | Kamuoyunu korkutacak veya endişelendirecek yanlış beyanları suç olarak tanımlar. Sanığın önlem alması durumunda cezalandırılmaz. |
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Suçlarla Mücadele
İçerik Sağlayıcı Sorumluluğu ve Sosyal Medya Kullanımı
İnternet düzenlemelerine odaklanan 5651 sayılı Kanun’un 4. maddesi, içerik sağlayıcıların, bağlantı sağladığı içerikten sorumlu olmadığını, ancak benimsedikleri ve kullanıcıya ulaşmasını amaçladıkları içerikten sorumlu tutulabileceğini belirtir. Bu kapsamda; retweet veya beğenme, alıntılayarak cevaplama, like atma eylemleri, içeriği benimsemeden sadece arşivleme veya başkalarını bilgilendirme amacı taşıyorsa sorumluluk doğurmaz.
Suçun Faili ve Mağduru
Yasada belirtilen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunda fail, herkes olabilirken mağdur ise toplumu oluşturan herkes olarak tanımlanmaktadır. Halk, aynı ülkede yaşayan ve ortak menfaatleri bulunan geniş bir insan grubunu ifade eder. Dini, mezhebi, etnik kökeni fark etmeksizin ortak duygu, menfaat ve değerleri paylaşan bir topluluktur.
Suçun Unsurları ve Gerçeğe Aykırılık Kavramı
Suçun unsurlarından biri olan “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” fiilinin suç teşkil edebilmesi için, gerçeğe aykırı bilginin kamu barışını bozmaya elverişli olması gerekmektedir. Ancak, gerçeğe aykırılığın somut olaylar üzerinden belirlenmesi ve adli makamların bu konuda değerlendirme yapması önemlidir. Gerçeğe aykırılığın geniş çapta inanılır olması ve suça yönelik somut tehlikenin varlığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Gerçeğe Aykırılığın Belirlenmesi ve Tehlike Suçu Olarak Değerlendirme
Gerçeğe aykırılığın belirlenmesinde, adli makamların soyut ve somut tehlike suçları arasında bir ayrım yapması gerekmektedir. Suçun oluşabilmesi için gerçeğe aykırı bilginin geniş çapta inanılır olması önemlidir. Tehlike suçu olarak değerlendirilen bu durumda, bilginin toplumsal sonuçları, özellikle kamu sağlığını ve güvenliğini nasıl etkilediği dikkate alınmalıdır.
Gerçeğe Aykırılığın Belirlenmesinde Adli Makamların Rolü
Gerçeğe aykırılığın belirlenmesinde adli makamların, bilgiyi veren veya haber yapan kişiden ziyade somut olaya dayalı objektif değerlendirmeler yapması gerekmektedir. Kamu idaresi açıklamalarının tek başına bu değerlendirmelerde temel alınması, ifade ve basın hürriyetinin baskılanması riskini taşır. Adli makamların, her somut olayda gerçeğe aykırılığı tespit etmesi önemlidir.
Gerçeğe Aykırılığın Çeşitleri ve Suç Teşkil Etme Şartları
Gerçeğe aykırılığın incelenmesinde üç ana kategori vardır: geniş çapta inanılan yanlış bilgiler, bazı kişilerin inandığı veya inanmadığı yanlış bilgiler ve çok az kişinin inandığı yanlış bilgiler. Suç teşkil etmesi için geniş çapta inanılır olması ve somut tehlike yaratması gerekmektedir. Ayrıca, gerçeğe aykırılığın ilk bakışta belirlenemeyecek bir nitelikte olması önemlidir.
Suçun Şekilleri
Bu suç incelemesi kapsamında, suçun işlenmesindeki belirli unsurlara odaklanmak, suçun niteliklerini ve ceza artırıcı unsurları anlamak önemlidir. Halkı yanıltıcı bilgiyi aşikar bir şekilde yayma suçunun bazı önemli sübjektif unsurları şunlardır:
1. Failin Suçu Gerçek Kimliğini Gizleyerek İşlemesi: Bu durum, suçun işlenmesini ağırlaştıran nitelikli bir hâl olarak karşımıza çıkar. Özellikle sosyal medya platformlarında anonim hesaplar kullanılması durumunda, gerçek kimliğin gizlenmesi, suçun daha ciddi bir şekilde cezalandırılmasına yol açabilir. Ancak, bu durumun belirsizliğe neden olabileceği ve haber alma özgürlüğü ile çatışabileceği unutulmamalıdır.
2. Suçun Örgüt Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi: Halkı yanıltıcı bilgiyi aşikar bir şekilde yayma suçunun örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi durumunda, cezanın daha ağır olması öngörülmüştür. Bu durum, suçun toplumsal düzeni ciddi şekilde tehdit eden örgütlerin etkisi altında işlenmesinin cezai yaptırımını artırır.
3. Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi: Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda, cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür. Bu hüküm, özellikle internet haber sitelerini süreli yayın kapsamına alarak bu platformlardaki yanıltıcı bilgi yayımının da cezai yaptırıma tabi olmasını sağlar.
Suçun Unsurları
İnceleme konusu suçun işlenmesinde belirleyici olan sübjektif unsurlara odaklanılarak, bu suçun işlenme şartları daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirilecektir.
1. Endişe, Korku veya Panik Yaratma Kasıtı: Bu suçun oluşabilmesi için failin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacıyla hareket etmesi gereklidir. Endişe, korku ve panik kelimeleri, halkın duygusal durumunda bir değişikliği ifade eder. Suçun işlenmesinde bu kasıt bulunmalıdır ve bu hallerin fiilen gerçekleşmesi aranmamaktadır.
2. Hareketin Gerçeğe Aykırı Bilgi Yayma Amaçlı Olması: Failin suçu, gerçeğe aykırı bilgi yayma amacı güderek işlemesi esastır. Fail, bilginin doğruluğunu kontrol etmeden, ancak bu bilgiyi yayma eylemine kast ederek suçu işler. Burada önemli olan, failin gerçeğe aykırı bilgiyi bilerek ve isteyerek yayma niyetidir.
3. Saikin İspatı ve Belirsizlik: Failin saiki, genellikle failin ifadesine dayanarak tespit edilebilir. Ancak, özellikle zararın bariz olmadığı durumlarda saikin belirlenmesi ispat hukuku açısından sorunlu olabilir. Hukuki süreçte, failin niyetini ve amacını belirlemek, genellikle failin beyanlarına dayanır.
TCK 218 Ortak Hüküm
TCK’nın “Ortak Hüküm” başlıklı 218’inci maddesinde, “Kamu Barışına Karşı Suçlar” kapsamında işlenen suçlarla ilgili hakkın kullanılmasının hukuka uygunluk sebebine (TCK m. 26) yer verilmiştir. Bu çerçevede, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı belirtilmiştir.
- İfade Hürriyeti ve Eleştiri Açıklamalarının Suç Teşkil Etmemesi İlkesiHaber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı ilkesi, ifade hürriyetinin ve halkın gerçekleri öğrenme hakkının demokratik toplumun temel unsurları olduğunu belirtmektedir.
- Sosyal Medya Düzenlemeleri ve İfade Özgürlüğü DengesiSosyal medya düzenlemeleri ve yalan haberlere karşı alınan önlemler, ifade özgürlüğünü (hürriyetini) olumsuz etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Bu noktada, uluslararası standartlarla uyumsuz genel yasakların, ifade özgürlüğünü kısıtlama riskine dikkat çekilmektedir.
- Kısıtlamaların İlkeleri: Kanunilik, Meşruiyet, Gereklilik ve Ölçülülükİfade hürriyetinin sınırlanabilir olmasıyla birlikte, bu kısıtlamaların kanunilik, meşruiyet, gereklilik ve ölçülülük ilkelerine uygun olması gerektiği vurgulanmaktadır. Kamu çıkarının belirlenmesinde kamu çıkarının öncelikli olması eleştirilmektedir.
- Yanlış Bilgilerin Etkisi: İfade ve Bilgi Alma Hürriyeti İlişkisiYanlış ve yanıltıcı bilgilerin yayılmasının, ifade özgürlüğünün yanında bilgi alma hürriyetini de etkilediği ifade edilmekte ve basın kuruluşlarının bilgi verme sınırları içerisinde hareket etmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
- Anonimlik Hakkı ve SorumluluklarAnonimlik hakkı, ifade hürriyetini destekleyen bir unsur olarak kabul edilirken, kötüye kullanılması durumunda kamu otoritelerinin anonim kişileri kimliklerini açıklamaya zorlama yetkisi vurgulanmıştır.
- Trol Hesaplar ve İfade Hürriyeti Kötüye Kullanımı“Trol”, “Bot”, “Fake” olarak adlandırılan hesaplarla ilgili, birden fazla anonim hesap kullanmanın ifade hürriyetini kötüye kullanmak anlamına geldiği ve ciddi sonuçlara yol açabileceği vurgulanmıştır.
Yalan Haber Yayma Suçunun Cezası
Dezenformasyonun suç teşkil etmesi durumunda, hukuki sorumluluk ve ceza hukuku sorumluluğu gündeme gelebilir. Ancak, gerçeğe aykırı bilginin denetlenmesi ve cezalandırılması, sansür ve devletin kanaat denetimi riski taşır. Bu nedenle, bu tür düzenlemelerin dikkatli bir şekilde yapılması gerekmektedir.
Suçun manevi unsurunda, failin sadece halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacıyla hareket etmesi aranmaktadır.
Yalan Haber Paylaşımı, Yalan Haber Yapılması, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”, 1 (bir) yıldan, 3 (üç) yıla kadar hapis cezasını öngörmektedir.
Eğer fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde bu suçu işlerse, 1 yıl 6 ay ‘dan, 4 yıl 6 ay’a kadar hapis cezasına çarptırılır.
Bu suçun özelliği ise, sadece hapis cezasının öngörülmüş olmasıdır; diğer kamu barışına karşı suçlarda adli para cezasına da yer verilmiştir.
Son olarak, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun uygulanmasında Yargıtay içtihatlarıyla yeknesaklık sağlanması amacıyla 7418 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile temyiz kanun yolu sonrası denetleme imkanı getirilmiştir. Bu düzenleme, suçun etkin bir şekilde yargılanmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Önemli Linkler
- 7418 SAYILI BASIN KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Bkz: Madde 29
- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
- Denizli Avukat
Sıkça Sorulan Sorular
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun tanımı nedir?
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi alenen yaymayı suç sayan bir hükümdür.
Yalan haber yapma suçunun cezası nedir?
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, 1 (bir) yıldan, 3 (üç) yıla kadar hapis cezasını öngörmektedir.
Bu suçun işlenmesinde manevi unsur nedir?
Suçun manevi unsurunda, failin sadece halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacıyla hareket etmesi aranmaktadır.
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu cezalarının dışında başka yaptırımları var mıdır?
Bu suçun özelliği, sadece hapis cezasının öngörülmüş olmasıdır; diğer kamu barışına karşı suçlarda adli para cezasına da yer verilmiştir.
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuyla ilgili temyiz kanun yolu nedir?
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun uygulanmasında Yargıtay içtihatlarıyla yeknesaklık sağlanması amacıyla 7418 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile temyiz kanun yolu sonrası denetleme imkanı getirilmiştir. Bu düzenleme, suçun etkin bir şekilde yargılanmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Suçun işlenmesinde belirli şartlar nelerdir?
Suçun oluşabilmesi için failin belirli bir saikle hareket etmesi, aleniyet şartı ve ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili kamu barışını bozmaya elverişli hareketin bulunması aranmaktadır.
Dezenformasyonla mücadele için önerilen önlemler nelerdir?
Cevap: Dezenformasyonla mücadele için önerilen önlemler arasında haberlerin şeffaflığını artırmak, medya ve bilgi okuryazarlığı konusunda kullanıcılara destek vermek, basını güçlendirmek ve haber medyasında çeşitliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak gibi faaliyetler bulunmaktadır.
İfade hürriyeti ile gerçeğe aykırı bilgilerin yayılmasını engelleme arasındaki denge nasıl sağlanabilir?
İfade hürriyeti ile gerçeğe aykırı bilgilerin yayılmasını engelleme arasındaki denge, kısıtlamaların kanunilik, meşruiyet, gereklilik ve ölçülülük ilkelerine uygun olarak yapılmasını gerektirir. Kısıtlamaların hukuki temele dayanması ve demokratik toplumun temel unsurlarını koruması önemlidir.
Hangi ülkelerde yalan haberlere karşı cezai yaptırımlar bulunmaktadır?
Örneğin, Singapur’da Çevrimiçi Gerçek Dışılık ve Manipülasyondan Koruma Yasası (POFMA), Almanya’da Sosyal Ağ Kanunu (NetzDG), Fransa’da Bilgi Manipülasyonuyla Mücadele Kanunu gibi ülkelerde yalan haberlere karşı cezai yaptırımlar içeren düzenlemeler bulunmaktadır.
Sosyal medya düzenlemeleri ifade hürriyetini nasıl etkileyebilir?
Sosyal medya düzenlemeleri, ifade hürriyetini olumsuz etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle, uluslararası standartlarla uyumsuz genel yasakların ifade hürriyetini kısıtlama riskine dikkat çekilmekte ve kısıtlamaların ilgili ilkeler çerçevesinde yapılması gerektiği vurgulanmaktadır.