fbpx

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davası

fiili ayrılık, ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle boşanma davası, türk medeni kanunu madde 116-4, tmk, 2024, 2025, 2026

 

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davası [TMK Md. 166/4]

 

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 4. fıkrası, fiili ayrılık (ortak hayatın yeniden kurulamaması) sebebiyle boşanma sürecinde önemli bir yere sahiptir. Bu hüküm, önceki bir boşanma davasının reddedilmesinin ardından üç yıl geçmesine rağmen eşlerin ortak yaşamı yeniden kuramamaları durumunda, evlilik birliğinin temelden sarsıldığını kabul eder ve boşanma kararı verilmesine olanak tanır.

TMK 166/4 Hükmü ve Boşanma Kararı

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, boşanma gerekçelerinden herhangi biriyle açılan bir davanın reddedilmesi ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen eşlerin ortak yaşamı yeniden kuramamaları durumunda, evlilik birliği temelden sarsılmış kabul edilir. Bu durumda, taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme boşanma kararı verebilir. Bu süreçte hakimin, eşlerin kusur durumlarını incelemesi gerekmez. Zira, üç yıllık ayrılık süresi, evlilik birliğinin temelden sarsıldığına dair kesin bir kanıt olarak kabul edilir.

Kusur Durumu ve Tazminat Hakları

Boşanma davasının reddedilmesinin ardından, eşlerden birinin diğerine göre daha az veya daha fazla kusurlu olması ya da tamamen kusursuz olması, yeni açılacak dava açısından önem taşımaz. Örneğin, eşlerin üç yıllık ayrılık süresi içinde başka kişilerle cinsel ilişkiye girmiş olmaları, yeni davanın kabulüne engel teşkil etmez. Ancak, diğer eşin maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı saklıdır. Hakim, kusur durumunu dikkate alarak tazminat ve nafaka taleplerine karar verir.

Kusuru daha fazla olan eş, karşı taraftan maddi ya da manevi tazminat talep edemez. Eşit kusurlu durumlarda da tazminat talebi söz konusu olamaz. Yoksulluk nafakası konusunda ise, ekonomik durumu zayıf olan eş, eşit kusurlu olmaları durumunda nafaka talep edebilir. Ancak, kusuru daha fazla olan eşin yoksulluk nafakası talep etmesi mümkün değildir. Tedbir nafakası ise kusur durumundan bağımsız olarak, hakimin takdirine bağlı olarak verilebilir.

Boşanma Davalarının Birleştirilmesi

Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma davası ile ortak hayatın kurulamamasına dayalı boşanma davası aynı anda açılabilir. Ancak, bu durumda mahkeme kararında her iki gerekçe için ayrı ayrı hüküm verilmesi gerekir. Bu şekilde, her iki boşanma nedeni dikkate alınarak adil bir karar verilmesi sağlanır.

 

Fiili Ayrılık, Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davası, TMK, 1664; 2024; 2025; 2026
Fiili Ayrılık, Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davası, TMK, 166/4; 2024

 

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamamasının Şartları

Hukuksal Sebeplere Dayalı Olarak Açılan Davanın Reddedilmesi

Boşanma davasının hangi eş tarafından ve hangi sebeple açıldığının önemi yoktur. Önemli olan, daha önce bir boşanma davasının açılmış ve mahkeme tarafından reddedilmiş olmasıdır. Reddedilen davanın, boşanma sebeplerinden yoksun bir dava olması da bu bağlamda önem taşımaz. Ancak, davanın esasa ilişkin sebeplerle reddedilmiş olması gerekmektedir. Örneğin, mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi sonucu reddedilen bir dava, TMK 166/4 anlamında red ile sonuçlanmış bir dava olarak kabul edilmez.

Birden fazla reddedilip kesinleşen dava bulunması durumunda, hakimin üç yıllık süreyi hangi karar üzerinden hesaplayacağı önemlidir. Yargıtay, üç yıllık bekleme süresinin geçmiş olması şartının, herhangi bir ret kararına dayanarak boşanma davası açılmasına imkan tanıdığını belirtmektedir. Bu süre zarfında dava açılması, tarafların bir araya gelmediklerinin kanıtı olarak kabul edilecektir.

Pilot Boşanma Davası ve Feragat

Uygulamada, üç yıllık bekleme süresini erken başlatmak amacıyla bir pilot boşanma davası açılmakta ve ilk duruşmada bu davadan feragat edilmektedir. Zira Yargıtay, feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, TMK 166/4 anlamında “red ile sonuçlanan dava” olarak kabul etmektedir. Üç yıllık süre, feragatin resmi olarak kesinleşmesini beklemeden, mahkemeye ulaştığı tarihten itibaren hesaplanmaktadır.

Yargıtay’ın Görüşü ve Yorumlar

Kanun, açılan davanın reddedilmesini şart koşmaktadır; ancak feragat, davanın reddi anlamına gelmez. Feragat, genellikle boşanma sebebinin ortadan kalktığını gösterir. Yargıtay, feragatle sonuçlanan davaları farklı değerlendirmekte ve ilk boşanma davası feragat nedeniyle reddedilen eşin, üç yıl sonra açacağı ikinci davadan da feragat etmesi durumunda, yeni bir dava açamayacağını belirtmektedir. Bu durumda, ilk davadaki feragat nedeniyle doğan dava hakkından vazgeçilmiş olur. Ancak, feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğinde, bu kararın esasa ilişkin bir red kararı olacağı ve üç yıllık sürenin feragat tarihinden itibaren başlatılmasının hukuka uygun olduğu düşünülmektedir.

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması ve Üç Yıllık Süre

Red Kararının Kesinleşmesi ve Üç Yıllık Süre

Kanunda önceki davanın reddedilmesinin ardından eşlerin üç yıl boyunca bir araya gelmemiş olmalarını şart koşmaktadır. Bu üç yıllık süre, ilk davada verilen red kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar ve yeni boşanma davası açıldığında bu sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Reddedilen davanın kararı, Türk mahkemelerinden alınmış olabileceği gibi, yabancı bir mahkeme kararı da olabilir. Ancak, yabancı mahkeme kararının Türk mahkemeleri tarafından tanındığına dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.

Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması

Üç yıl içinde eşlerin çocuklar amacıyla ara sıra bir araya gelmeleri veya zorunlu sebeplerle bir araya gelmeleri, ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunu göstermez. Ancak, bu üç yıllık dönem içinde kısa süreli de olsa karı koca olarak birlikte yaşanması, evliliğin devam etme ihtimalini gösterir ve bu sebeple boşanmayı engelleyebilir. Yargıtay’ın ölçütüne göre, evliliğin genel hükümlerinde tanınan hakların kullanılması ve yükletilen görevlerin yerine getirilmesi şeklinde bir araya gelinip gelinmediği araştırılacaktır.

Uygulamada, ortak hayatın hangi durumlarda kurulmuş olduğunun tespiti zor olabilir. Ancak, bir araya gelmenin yatak birliğini de sağlaması durumunda ortak hayatın kurulmuş olduğu sonucuna varılacaktır. Yargıtay, ayrılık süresi içinde eşlerin cinsel ilişki kurmalarını, yani arızi cinsel ilişkileri, ortak hayatın yeniden kurulduğunun göstergesi olarak kabul etmemektedir.

Hakimin Görevi ve Süre Hesaplaması

Üç yıllık süre, hakkın varlık şartı olduğu için hakim bunu re’sen göz önünde bulundurur. Hakim, reddedilen boşanma davasına ilişkin kararın kesinleşip kesinleşmediğini ve tebligatın usulüne uygun olup olmadığını dikkatle incelemeli ve gerekli hesaplamaları yapmalıdır. Eğer reddedilen boşanma davası kesinleşmemişse, hakim davayı reddetmelidir. Red kararı temyiz edilmiş ve onanmışsa, bu kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük karar düzeltme süresinin bitiminden itibaren üç yıllık süre hesaplanacaktır.

Davacının İspat Yükü ve Tanık Anlatımları

TMK 166/4 hükmüne göre açılan davada, hakim üç yıllık süre şartının gerçekleştiğini tespit ettikten sonra, ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı konusunda davacı ispat yükü altına girer. Davacı, tanık anlatımları, zabıta araştırmaları, nafaka, icra ve ceza dosyaları gibi birçok ispat aracına başvurabilir. Eşlerden birinin sürekli ve düzenli olarak tedbir ya da yoksulluk nafakası alması ve bu durumun icra kayıtlarından açıkça anlaşılması halinde, evlilik birlikteliğinin devam ettiğine dair tanık anlatımlarına değer verilmeyecektir.

Eşlerden Birinin Boşanma Davası Açması

Davanın Açılması ve Tarafların Durumu

Yukarıda belirtilen şartlar gerçekleştiğinde, eşlerden herhangi biri boşanma davası açarak boşanma talebinde bulunabilir. Daha önce reddedilen davada davacı ya da davalı olmak, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ya da ortak hayatın kurulamamasında kusurlu ya da kusursuz olmak, davayı açma açısından önem taşımaz.

Davalı eş, TMK 166/1’e dayalı olarak açılan boşanma davasının aksine, bu durumda davacı eşin daha kusurlu olduğu yönünde bir savunma hakkına sahip değildir. Bu nedenle, boşanmaya yol açan olaylarda kusurlu olan eş, daha önce açtığı boşanma davası reddedildikten sonra, üç yıllık sürenin sonunda yeniden boşanma davası açabilir. Eğer tüm şartlar gerçekleşmişse, hakim de boşanma kararı vermek zorundadır.

Hükmün Değerlendirilmesi

Eşler üç yıl süre içinde kısa süreli de olsa bir araya gelmemişlerse, şekli ve esas olarak son bulmuş bir evliliği devam ettirmenin faydası olmayacaktır. Bu açıdan bakıldığında, konulan hükmün yerinde olduğu görülmektedir. Eşlerin bir araya gelmemesi, evlilik birliğinin fiilen sona erdiğini gösterir ve bu durumda boşanmanın hukuki olarak da sonuçlandırılması mantıklıdır. Bu nedenle, hükmün uygulanması, bireylerin ve toplumun yararına olacaktır.

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davası Açmak

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması nedeniyle boşanma davası açmak için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

Ön Koşulların Sağlanması

  • Önceki Boşanma Davasının Reddi: Daha önce eşlerden biri tarafından açılan boşanma davasının reddedilmiş olması gerekir.
  • Üç Yıllık Süre: Red kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmiş olmalıdır.
  • Ortak Hayatın Kurulmaması: Bu üç yıllık süre içinde eşlerin ortak hayatı yeniden kurmamış olmaları gerekmektedir.

Dava Dilekçesi Hazırlama

  • Avukat Tercihi: Boşanma davası açarken bir avukattan yardım almak süreci kolaylaştırabilir.
  • Dilekçe İçeriği: Dilekçede, önceki boşanma davasının reddedildiği, red kararının kesinleştiği tarih ve üç yıl içinde ortak hayatın kurulmadığına dair bilgiler yer almalıdır.
  • Delillerin Sunulması: Üç yıllık süre içinde ortak hayatın kurulmadığını kanıtlayacak deliller (örneğin, ayrı yaşama durumu, iletişim eksikliği) dilekçeye eklenmelidir.

Dava Açma

  • Yetkili Mahkeme: Dava, eşlerden birinin ikametgahının bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesi’ne açılmalıdır.
  • Dilekçenin Sunulması: Hazırlanan dava dilekçesi ve ekler, mahkemeye sunularak dava açılır.
  • Dava Masrafları: Dava açılırken mahkeme tarafından belirlenen harç ve masrafların ödenmesi gerekmektedir.

Dava Süreci

  • Duruşma: Mahkeme, dava açıldıktan sonra tarafları duruşmaya çağırır.
  • Delillerin İncelenmesi: Mahkeme, sunulan delilleri ve tarafların beyanlarını değerlendirir.
  • Karar: Mahkeme, tüm koşulların sağlandığını tespit ederse, boşanma kararı verir.

Kararın Kesinleşmesi

  • Temyiz Süreci: Verilen karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz süreci tamamlandıktan sonra karar kesinleşir.
  • Kesinleşme: Kararın kesinleşmesiyle boşanma hukuki olarak sonuçlanır.

Bu adımlar, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 4. fıkrasına göre Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması nedeniyle boşanma davası açma sürecini özetlemektedir. Süreç, davanın özelliklerine ve mahkemenin takdirine göre değişiklik gösterebilir.

Sonuç

Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi, eşlerin üç yıl süresince ortak hayatı yeniden kuramamaları durumunda evlilik birliğinin temelden sarsıldığını kabul ederek boşanma kararı verilmesine olanak tanır. Bu hüküm, önceki boşanma davasının reddedilmesinin ardından geçen süre içinde eşlerin bir araya gelmemesi durumunda uygulanabilir.

Boşanma sürecinde, eşlerin kusur durumları ve tazminat hakları da dikkate alınır. Ortak hayatın yeniden kurulmaması için belirli kriterlerin karşılanması gerekir ve bu durumun tespiti mahkeme tarafından yapılır. Boşanma davası açma süreci, dava dilekçesinin hazırlanması, yetkili mahkemeye başvurulması ve delillerin sunulması gibi adımları içerir.

Kararın kesinleşmesiyle boşanma hukuki olarak sonuçlanır. Bu düzenleme, fiilen sona ermiş evlilik birliklerinin hukuki olarak da sonlandırılmasını sağlayarak, tarafların yeni bir başlangıç yapmalarına imkan verir.

Önemli Linkler

Sıkça Sorulan Sorular

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası nedir?

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası, eşlerin belirli bir süre boyunca ayrı yaşamaları ve bu süre zarfında ortak yaşamı yeniden kurma çabalarının olmaması durumunda açılan boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 4. fıkrasına göre, bir boşanma davasının reddedilmesinin ardından üç yıl geçmesine rağmen eşlerin ortak yaşamı yeniden kuramamaları halinde, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve mahkeme boşanma kararı verebilir.

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması nedir?

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması, eşlerin belirli bir süre boyunca ayrı yaşadıktan sonra, bu sürenin sonunda da evlilik birliğini yeniden kurma iradesinin olmaması durumudur. Bu durum, eşlerin bir araya gelmemesi, aynı evde karı koca olarak birlikte yaşamamaları ve evlilik birliğine ilişkin hak ve yükümlülükleri yerine getirmemeleri şeklinde kendini gösterebilir. Ortak hayatın yeniden kurulamaması, evlilik birliğinin temelden sarsıldığının bir göstergesi olarak kabul edilir ve boşanma davası açılmasına neden olabilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ne demektir?

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşler arasındaki ilişkinin, evliliğin devam etmesini imkansız hale getirecek derecede bozulması ve bu durumun düzeltilmesinin mümkün olmadığının anlaşılmasıdır. Bu durum, evlilik birliğinin temel dayanaklarının ortadan kalktığını ve evliliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülemeyeceğini gösterir.

Call Now Button+90 506 718 39 25