İçindekiler
- 1 Kasten Yaralama Suçu ve Cezası [TCK Md. 86]
- 1.1 Giriş
- 1.2 Suçun Temel Şekli ve Cezai Sınıflandırma
- 1.3 Mağdur
- 1.4 Suçun Sonuçları
- 1.5 Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
- 1.6 Cezada Artırımı Gerektiren Nitelikli Haller
- 1.6.1 Kasten Yaralamanın Üstsoya, Altsoya, Eşe veya Kardeşe Karşı İşlenmesi
- 1.6.2 Kasten Yaralama Suçunun Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi
- 1.6.3 Kasten Yaralama Suçunun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi
- 1.6.4 Kasten Yaralamanın Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi
- 1.6.5 Kasten Yaralama Suçunun Silahla İşlenmesi
- 1.7 Suçun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri
- 1.8 Türk Ceza Kanunu’nun 87. Maddesinin Birinci ve İkinci Fıkralarında Belirtilen Ciddi Sonuçlar
- 1.8.1 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Duyularından veya Organlarından Birinin İşlevinin Sürekli Olarak Zayıflamasına veya İşlevinin Kaybolmasına Neden Olması
- 1.8.2 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Konuşmasında Sürekli Zorluğa veya Konuşma Yeteneğinin Kaybolmasına Neden Olması
- 1.8.3 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Yüzünde Kalıcı İz veya Yüzünün Sürekli Değişikliğine Neden Olması
- 1.8.4 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Yaşamını Tehlikeye Sokan Bir Duruma, İyileşmesi Olanağı Bulunmayan Bir Hastalığa veya Bitkisel Hayata Girmesine Neden Olması
- 1.8.5 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Gebe Bir Kadına Karşı İşlenip de Çocuğunun Vaktinden Önce Doğmasına veya Çocuğunun Düşmesine Neden Olması
- 1.8.6 Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Çocuk Yapma Yeteneğinin Kaybolmasına Neden Olması
- 1.8.7 Kasıtlı Yaralama Sonucunda Kemik Kırılmasına veya Çıkığına Sebep Verilmesi
- 1.9 Kasten Yaralama Sonucu Ölümün Meydana Gelmesi
- 1.10 Cezai Yaptırım ve Hukuki Süreç
- 1.10.1 Kasten Yaralamanın Temel Şekli ve Nitelikli Hallerinin Cezai Yaptırımı
- 1.10.2 TCK m.87 – Cezai Yaptırımın Belirlenmesi
- 1.10.3 TCK m.87/4 – Ölüm Neticesi
- 1.10.4 Davaların Yargı Yetkisi ve Kovuşturma Usulü
- 1.10.5 Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi ve Cezai Yaptırım
- 1.10.6 İhmali Davranışın Eşdeğerliği ve Sorumluluk Koşulları
- 1.10.7 Sonuç ve Değerlendirme
- 1.11 Önemli Linkler
Kasten Yaralama Suçu ve Cezası [TCK Md. 86]
Giriş
Türk Ceza Kanunu Md.86’da;
- Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, 4 (dört) aydan, 1 (bir) yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
- Kasten yaralama suçunun;
- Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, (a)
- Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, (b)
- Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, (c)
- Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, (d)
- Silâhla, İşlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (e) ” denilmektedir.
Suçun Temel Şekli ve Cezai Sınıflandırma
Temel Şekil ve Cezai Yaptırımlar
Suçun temel şekli, maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Yaralama eylemi, vücuda acı vermek, sağlığı veya algılama yeteneğini bozmak eylemlerine karşılık gelir. İkinci fıkrada, yaralama suçunun daha hafif cezayı gerektiren durumu açıklanmıştır. Mağdurdaki yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olması, failin daha az ceza almasını öngörür.
Nitelikli Haller ve Ceza Artışı
Üçüncü fıkrada, kasten yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli durumları düzenlenmiştir.
Kasten yaralama suçunun temel şekli ve daha hafif cezayı gerektiren nitelikli hali günlük yaşamda sıkça gerçekleşen olaylardır, özellikle sağlık ve algılama yeteneğinin bozulmasıyla ilgili durumlar.
Yaralama suçunun faili herkes olabilir. Fail, tipik davranışı başka bir kişiye yönlendiren kişidir. Tüzel kişi veya onun organları yaralama suçunun faili olamaz, ancak bu organları temsil eden gerçek kişi fail olabilir.
Niteli haller TCK m.86/3a ve 86/3d’de belirtilmiştir. Fail, mağdurun yakın akrabası ise veya kamu görevlisi olarak sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanarak suçu işliyorsa, bu durumlar nitelikli haller olarak kabul edilir.
Mağdur ve Zarar Gören
Kasten yaralama suçunun mağduru herkes olabilir. Cenine veya ölüye karşı suç işlenemez. Mağdur, suçun kötü sonuçlarına katlanan kişidir.
Mağdur, suçun konusu olan bedendir. Zarar gören ise suçun kötü sonuçlarına maruz kalan kişidir.
Mağdur
Kasten Yaralama Suçunun Mağduru: Kasten yaralama suçunun mağduru potansiyel olarak herkes olabilir. Bu suç, yaşayan her bireyi hedef alabilir, ancak cenine veya ölüye karşı işlenemez. Bazı hukukçular, ceninin henüz insan niteliğine sahip olmadığını savunarak, ceninin suç mağduru olarak değerlendirilemeyeceğine işaret etmişlerdir.
Nitelikli Durumlar: Kasten yaralama suçunun nitelikli durumlarında, mağdur özel bir nitelik taşır. Bu durumlar, TCK m.86/3a, b ve c’de belirtilmiştir. Nitelikli durumlarda mağdur, genel olarak herkes olamaz; belirli durumlarda belirtilen kişi mağdur olarak kabul edilir.
Canlı Varlıkların Bedeni ve Ruhu: Kasten yaralama suçunun konusu, fail dışında her canlı insanın bedeni ve ruhu olabilir. Bu bağlamda, kişinin kendi vücuduna zarar vermesi suç oluşturmaz. Anne karnındaki bir bebeğin bedeni, suçun konusu olamaz, ancak doğumla birlikte suçun konusu haline gelebilir.
Ölü veya Ölümden Sonra Bedenin Konusu: Ölü veya ölümden sonraki durumdaki beden ve ruh, kasten yaralama suçunun konusu değildir. Suçun kapsamı, yaşayan bir insanın maddi varlığıyla sınırlıdır.
Suçun Sonuçları
Vücuda Acı Verilmesi
Kasten yaralama suçunun seçimlik hareketlerinden biri vücuda acı vermektir. “Vücut” terimi, canlı bir bireyin bedenini ifade eder. Acı, dış etkenlere bağlı olarak hissedilen rahatsızlık ve ızdıraptır. Suçun işlenmesi için failin, başka bir bireyin vücuduna acı vermesi gerekir. Örneğin, mağdura yumruk atma, kolunu sıkma, itme, ısırma veya saçını çekme gibi eylemlerle vücuda acı verme, suçun tamamlanmasını sağlar. Acının şiddeti veya sürekliliği, suçun oluşması bakımından önemli değildir.
Sağlığın Bozulmasına Neden Olmak
Kasten yaralama suçunun diğer bir seçimlik hareketi sağlığın bozulmasına neden olmaktır. Bu, mikropların veya virüslerin bulaştırılması veya sürekli takip edilen bir kişinin depresyona girmesi gibi durumları içerir. Mağdurun vücuduna acı verilmesi veya vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi gerekmez; sağlığın madden veya manen bozulduğu durumda suç tamamlanmış olur.
Algılama Yeteneğinin Bozulmasına Neden Olmak
Algılama yeteneğinin bozulması, korku, uyku bozukluğu, anlama, düşünme ve muhakeme yeteneğinde olumsuz değişiklikleri içerir. Bu, sürekli tehdit veya hakaretin ruh sağlığını bozmasıyla gerçekleşebilir. Algılama yeteneğinin bozulması, objektif olarak değerlendirmesi zor bir durumdur ve özel durumları içerebilir, örneğin, bilinçli olarak uyuşturucu veya sarhoş edici maddelerin verilmesi.
Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Suç oluşturan bir fiil, hukuka uygunluk nedeni içermiyorsa hukuka aykırı kabul edilir. Bu bağlamda, kasten yaralama suçu bakımından özel nitelik arz eden hukuka uygunluk nedenleri incelenecektir.
Tedip Hakkı
Ebeveynlik ve Velayet Hakları: Ebeveynlerin çocukları üzerinde velayet haklarından kaynaklı olarak, çocuğun eğitimi ve korunması için belirli durumlarda zor kullanabilme yetkisine “tedip hakkı” denir. Bu nedenle, kasten yaralama suçunu oluşturmayabilir. Tedip hakkı, çocuğa bakım ve eğitim veren kişinin, bu yetkiyi kötüye kullanmaması şartına bağlıdır.
Kanuni Düzenlemeler: Türk Ceza Kanunu m.232/2, çocuk üzerindeki terbiye hakkının disiplin yetkisi olarak kullanılmasını düzenler. Ancak, disiplin yetkisi kullanılırken basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanmanın ötesine geçilmemelidir. Tedip hakkının kullanılması durumunda, suçun daha az ceza gerektiren şekilde işlenmesi halinde hukuka uygunluk nedeni kabul edilebilir.
Görevin İfası
Yetkili Kişiler ve Kanuni Sınırlar: Görevin ifasından anlaşılması gereken, kanunun yetki verdiği kişilerin, bu yetkiyi kanunun verdiği sınırlar içinde kullanması durumunda fiilin hukuka uygun kabul edileceğidir. Ancak, bu yetkinin kullanımında sınırların aşılmaması önemlidir.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu: Polislerin görev sırasında direnişle karşılaşmaları durumunda, bu direnişi kırmak amacıyla kademeli olarak zor kullanma yetkisi tanınmıştır. Bu yetki, direnişin mahiyeti ve derecesine göre bedenî kuvvet, maddî güç ve silah kullanma şeklinde kademeli olarak artabilir.
Hukuka Uygun Görev İfaları: Görevin hukuka uygun ifa edilmesi, sadece ceza kanunu değil, Türkiye’de geçerli olan tüm yazılı hukuk kurallarını içerir. Yetkili kişilerin görevlerini hukuka uygun bir şekilde yerine getirmeleri durumunda, bu eylemler hukuka aykırı sayılmaz.
İlgilinin Rızası
Kişinin vücudu üzerinde serbest tasarruf yetkisi çerçevesinde, kasten yaralama potansiyeli taşıyan eylemlere rıza göstermesi durumu geçerlidir. Ancak, insan onuruna aykırı fiillere gösterilen rıza geçersiz kabul edilir. Rızanın, kişinin serbest iradesiyle önceden verilmiş olması ve eylemin rıza kapsamını aşmaması gerekmektedir.
Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluk Şartları
Tıbbi müdahalenin belirli şartları taşıması önemlidir.
Tıbbi müdahale, kişinin rızası üzerine ve bir hekim tarafından, tıp biliminin verilerine uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Vücudu üzerine müdahale edilen kişinin rızası, aydınlatılmış onam adı verilen bir süreçle alınmalıdır. Aydınlatılmış onam, tıbbi müdahalenin şekli, sonuçları, yan etkileri ve diğer önemli bilgilerin mağdura aktarılması ve mağdurun bu bilgiler ışığında rızasını vermesi anlamına gelir. Rıza veren kişi, bu rızayı serbest iradesiyle açıklamalı ve rıza verecek düzeyde yetkin olmalıdır. Hile, cebir veya tehdit yoluyla elde edilen rıza geçerli değildir.
Hukuka Uygunluk Nedenlerinde Sınırın Aşılması
Kasten yaralama fiilinin hukuka uygun sayıldığı durumlarda, sorumluluk sınır aşılmadığı sürece ortaya çıkmaz. Ancak, somut durumda hukuka uygunluk nedeninin ölçü ve kapsam bakımından aşılması mümkündür. Hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kasten aşılması durumunda, failin işlediği fiilin hangi suçu oluşturduğuna göre sorumluluğu belirlenir. Ancak, sınır taksirle aşıldığında ve fiil taksirle işlendiğinde cezalandırılıyorsa, fail taksirli suç için öngörülen cezanın altıda birinden üçte birine kadar indirilerek cezalandırılır.
Meşru müdafaa durumunda sınırın aşılması, kişinin uğradığı saldırı nedeniyle içine düştüğü psikolojik duruma bağlıdır. Bu durumda, kişinin uğradığı saldırıdan kaynaklanan psikolojik etki belirleyicidir. Meşru müdafaa sınırının aşılması durumunda, yalnızca telaş, korku ve heyecan gibi sebeplere dayanılması halinde, failin davranışı mazur görülür ve kusurluluğu etkilenmiş olan faile ceza verilmez. Ancak, bu durumda artık bir hukuka uygunluk nedeninden değil, kusurluluğu kaldıran bir sebepten bahsedilir.
Cezada Artırımı Gerektiren Nitelikli Haller
Kasten Yaralamanın Üstsoya, Altsoya, Eşe veya Kardeşe Karşı İşlenmesi
Belli derecedeki yakınlarını yaralayan fail, kasten yaralama suçunu daha ciddi kılan nitelikli bir durum oluşturur. Bu durum, altsoy, üstsoy, eş ve kardeşi korumak amacıyla kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Bu suç türü, mağdurun kendini savunmasını ve devletin de mağduru korumasını zorlaştırabilir. Altsoy ve kardeşe karşı işlenen kasten yaralama suçunda genellikle mağdur kız çocuk ya da kız kardeştir, bu da genel olarak erkek suçlu sayısının kadın suçlu sayısına oranla fazla olduğu ülkemizde önemli bir sorundur.
Kasten Yaralama Suçunun Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi
Mağdurun savunma imkanının kısıtlı olması, kasten yaralama fiilini işleyeni cezada artırıcı bir nitelikli hale getirir. Ancak, çocuk mağdurlar için bu durumun değerlendirilmesi, çocuğun kendisini savunup savunamayacağının belirlenmesine dayanır.
Kasten Yaralama Suçunun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi
Suçun, mağdurun yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi, toplumsal güveni sarsabilir ve kamu görevlilerinin görevini yerine getirmesini zorlaştırabilir. Görevin ifası sırasında işlenmesi gerekmez, kişinin emekli olması veya görevi bırakmış olması durumunda da uygulanabilir.
Örneğin; Bir futbol maçı sonrasında gerçekleşen Ankaragücü – Rizespor maçı sonrası, Hakem bitiş düdüğünü çaldıktan sonra gerçekleşen “Kasten Yaralama Suçu” neticesiyle, bu suç oluşmuş sayılmaktadır. Bu konuda Hakem Halil Umut Meler’in görev ifasının devam ettiği hallerde; toplum güveninin sarsılması ve kamu görevlisi olarak nitelendirilmesi bu suçun cezasını arttırıcı hallerde gerçekleşmektedir.
Kasten Yaralamanın Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi
Bu durumda, failin sahip olduğu nüfuzu kullanarak suç işlemesi, suçun haksızlık içeriğini artırır. Bu nitelikli hali uygulamak için, failin suçu kişisel nedenlerle işlememesi ve nüfuzun kötüye kullanılması gerekmektedir.
Kasten Yaralama Suçunun Silahla İşlenmesi
TCK m.6/1f’ye göre, saldırı ve savunma amaçlı kullanılan tüm aletler, yaralamaya elverişli aletler, ateşli silahlar ve patlayıcı maddeler suçu daha ciddi kılar. Suçun işlenmesinde kullanılan cismin suç için elverişli olup olmadığı, somut olaya göre değerlendirilir.
Suçun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri
Suçun işlenmesinde ortaya çıkan neticenin, aslında amaçlanandan daha ağır bir sonuca yol açması durumunda, failin fiili amacını aşar. Bu duruma “netice sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama” adı verilir. Suçun temelini oluşturan kasten yaralama eylemi, neticesi sebebiyle daha ağır bir duruma evrilmiştir. Bu durumda, yaralamaya neden olan eylem, temel suçun gerektirdiği neticeden daha ağır bir sonuca sebep olmuştur.
Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 23’te, bir fiilin kastedilen neticenin ötesinde veya başka bir neticenin ortaya çıkmasının fail tarafından en azından taksirle gerçekleştirilmesi halini düzenler. Ancak, netice sebebiyle ağırlaşmış suçların, kast ve taksirin kombinasyonuyla işlenebileceği, temel suçun kasten işlenmesi ve bu suça bağlı ağır netice için failin en azından taksirli olması gerektiği belirtilir. Ancak, bazı görüşlere göre, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar, taksirli suçlar açısından da mümkündür. Çünkü taksirle işlenen suçlarda da ağır netice fail tarafından öngörülebilir.
TCK madde 87, failin kastının dışında ortaya çıkan ağır ve farklı neticeleri düzenler. Her bir fıkra, meydana gelen neticeyle doğru orantılı olarak farklı şekillerde ceza öngörür.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Kasten Yaralamanın Yapısı
Netice sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçunda, failin iradesi kasten yaralamaya yöneliktir. Ancak suç bakımından kastı aşan bir netice ortaya çıkar. Bu suçlar, kast ve taksir kombinasyonundan oluşur. Temel suç tipinde kasten işlenmesi gereken netice, burada failin tasavvurunun dışında, farklı veya ağır bir neticedir.
Bu durumda, failin sorumlu tutulabilmesi için, ortaya çıkan ağır veya farklı netice bakımından failin en azından taksir derecesinde kusurlu olması gerekmektedir. Bu nedenle, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar bakımından objektif sorumluluk anlayışının terk edildiği düşünülmektedir. Bazı eleştirilere rağmen, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda failin en azından taksir derecesinde kusurlu olması gerektiği savunulur.
TCK madde 87’ye yönelik eleştiriler arasında, maddenin neticeye, taksir, olası kast ve doğrudan kastla sebep verilmesi durumlarını aynı ceza yaptırımıyla öngörmesi bulunmaktadır. Bu, bir eksiklik olarak değerlendirilebilir.
Taksirin Belirlenmesi ve Önemi
TCK madde 87’ye göre, taksirle işlenen suçlar ancak kanunda açıkça belirtildiği takdirde cezalandırılabilir. Taksir, failin tipik neticeyi dikkatsizlik veya özensizlikle öngömemesi durumudur. Ancak, taksirle işlenen suçlarda failin en azından taksir derecesinde kusurlu olması gerekmektedir.
Taksirli sorumluluk, bireyi özenli ve dikkatli olmaya zorlayan toplum yaşantısının doğal bir sonucudur. Taksir, istemeden gerçekleşen hareketin istenmeyen sonucudur.
Türk Ceza Kanunu’nun 87. Maddesinin Birinci ve İkinci Fıkralarında Belirtilen Ciddi Sonuçlar
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Duyularından veya Organlarından Birinin İşlevinin Sürekli Olarak Zayıflamasına veya İşlevinin Kaybolmasına Neden Olması
İnsan vücudu beş farklı duyu organına sahiptir. Duyu organları, görme, işitme, dokunma, tatma ve hissetme yeteneği ile dış dünyadaki uyarıcıları algılamamıza yardımcı olur. Duyu, “İnsanların ve hayvanların dış dünyanın uyaranlarını, görme, işitme, koku alma, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum” olarak tanımlanır. Organlar, vücudumuzun belirli görevlerini yerine getiren bağımsız uzuvlardır; göz, bacak, mide ve akciğer bunlara örnektir. Organların işlevinin zayıflaması, duyunun ve organın fonksiyonunu yerine getirme yetisinin eskisinden daha kötü olması anlamına gelir.
Örneğin, bir tokat sonucunda mağdurdaki yüzde 20 işitme kaybı, işlev zayıflamasına bir örnektir. İşlev zayıflamasını değerlendirebilmek için zayıflamanın sürekli olması gerekir. İşlevin yitirilmesi ise organın veya duyunun fonksiyonunu yerine getirememesi anlamına gelir.
Örneğin, işitme kaybı işlev zayıflaması iken, kulaktaki işitme kaybı işlevin yitirilmesidir. Ayrıca, işlevin zayıflaması ve kaybının geçici veya kalıcı olup olmadığını belirlemek, hekim bilirkişiler tarafından çözülmesi gereken bir konudur. Çift olan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi işlev zayıflaması değil, işlevin yitirilmesidir. Organlardaki fonksiyon kaybının %10 ile 50 arasında olması işlev zayıflamasını, %50’den fazla olması ise işlevin yitirilmesini gösterir. Dişler açısından değerlendirme yapılırken, 15 ile 30 arasındaki diş kaybı işlev zayıflaması olarak kabul edilirken, 30 ve üzerindeki diş kaybı işlevin yitirilmesini ifade eder.
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Konuşmasında Sürekli Zorluğa veya Konuşma Yeteneğinin Kaybolmasına Neden Olması
Konuşma fonksiyonunu etkileyen baş ve boyun içindeki değişiklikler veya dil ve ses tellerindeki yaralanmalar durumunda, konuşmada zorluk veya konuşma yeteneğinin kaybı ortaya çıkabilir. Mağdurun konuşmasında, failin eylemi öncesindeki konuşması ile sonrasındaki konuşma arasında ciddi ve sürekli bir fark varsa, ancak mağdur hala konuşarak iletişim kurabiliyorsa, konuşmada sürekli zorluktan bahsedilir. Konuşma yeteneğinin kaybı ise mağdurun başkaları ile konuşarak iletişim kuramaz hale geldiğini ifade eder. Mağdurun sadece anlamsız sesler çıkarması veya söylediklerinin başkaları tarafından hiç ya da zor anlaşılması durumunda konuşma yeteneğinin kaybedildiği söylenebilir.
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Yüzünde Kalıcı İz veya Yüzünün Sürekli Değişikliğine Neden Olması
Yüz, başın ön kısmını içeren ve boyun ile kulakları da kapsayan bir bölgedir. Yüz, insanın en gözle görülen ve diğerlerinden ayırt edilen bölgesidir, bu nedenle özel bir koruma altındadır. Adli Tıp Kurumu’na göre, yüzde sabit bir izden bahsedebilmek için, yaranın iyileştikten sonra yüzde belirgin bir şekilde fark edilebilir olması gerekmektedir. Bu değerlendirme için iyileşme sürecinin tamamlanmış olması ve kasten yaralama fiilinin üzerinden en az altı ayın geçmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, yüzdeki sürekli değişiklik, kişinin fiilin neden olduğu iz nedeniyle tanınmada zorlanmasına yol açacak şekilde yüzün doğal görünümünün bozulması olarak tanımlanır. İz veya değişikliğin sürekli olması ve basit bir tedavi ile giderilememesi gerekmektedir.
Örneğin, kezzap atılması veya ağır yanıklar sonucunda yüzdeki izler sabit iz olarak değerlendirilir.
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Yaşamını Tehlikeye Sokan Bir Duruma, İyileşmesi Olanağı Bulunmayan Bir Hastalığa veya Bitkisel Hayata Girmesine Neden Olması
Yaşamı tehlikeye sokan yaralanmanın tanımı, kişinin yaşamının mutlak surette ölüm tehlikesine maruz kalması, ancak kendi vücut direnci veya tıbbi yardım ile kurtulması gerektiğini içerir. Bu durumu belirlemek için olay sırasında yaşamsal tehlikenin oluşmuş olması yeterlidir. Bu tür durumlar büyük damar yaralanmaları veya iç organ yaralanmalarını içerebilir.
İyileşmesi olanağı bulunmayan hastalık ise, kişinin akıl ve beden fonksiyonlarının sürekli ve geri dönüşsüz olarak bozulması anlamına gelir. Bu hastalıklar, kasten yaralama sonucu ortaya çıkabilir ve ömür boyu sürebilir, örneğin AIDS, kalp yetmezliği, felç veya demans gibi durumlar buna örnektir. Bitkisel hayat, kişinin üst merkezinin işlevini yitirmesi, ancak alt ve orta merkezlerin çalıştığı bir durumu ifade eder. Bu durumda kişi tıbbi olarak yaşamaktadır, ancak ölüm tehlikesi olmadan yaşamsal fonksiyonları yerine getiremez. Bu durumun iyileşme ihtimali vardır, bu nedenle TCK m. 87/4 uygulanabilir.
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Gebe Bir Kadına Karşı İşlenip de Çocuğunun Vaktinden Önce Doğmasına veya Çocuğunun Düşmesine Neden Olması
Bu durumda failin, kadının gebe olduğunu bilmesi gereklidir. Yaralama eylemi sırasında çocuğunun vaktinden önce doğması veya düşmesi durumunda tipik bir sonuç ortaya çıkar. Failin, çocuğunun düşmesi veya vaktinden önce doğması bilinciyle hareket etmesi gerekmez.
Çocuğun vaktinden önce doğması, çocuğun normal gebelik süresi dolmadan ve canlı olarak doğması anlamına gelir. Çocuğun düşmesi ise çocuğun ölü doğmasını ifade eder. Çocuğun düşmesine neden olan eylemin, ceninin rahim içinde sonlandırılması veya rahimden canlı, ancak yaşama kabiliyeti olmaksızın çıkartılması mümkündür.
Kasıtlı Yaralama Eyleminin Mağdurun Çocuk Yapma Yeteneğinin Kaybolmasına Neden Olması
Üreme organlarına yönelik yaralanmalar, testis, uterus ve ovaryum yaralanmaları nedeniyle tipikleşir. Failin, mağdurun çocuk yapma yeteneğini yok etme kastı ile hareket etmesi, suçun oluşması açısından önemli değildir. Çocuk yapma yeteneğinin kaybı hadım etme veya kısırlık şeklinde ortaya çıkabilir. Suçun oluşması için çocuk yapma yeteneğinin sürekli ve geri dönüşsüz kaybı değil, pratik ve doğal yollarla kaybı yeterlidir. Ancak, fiilden önce mağdurda üreme yeteneğinin olması bu bent bakımından aranan bir husustur.
Örneğin, kasten yaralanma sonucunda sadece tüp bebek veya aşılama yöntemleri ile çocuk yapılabilmesi durumunda tipik bir sonuç oluşur.
Kasıtlı Yaralama Sonucunda Kemik Kırılmasına veya Çıkığına Sebep Verilmesi
Kasıtlı yaralama eylemi sonucunda vücutta kemik kırılması veya çıkması tipik bir durumdur. Failin hareketi ile bir veya birkaç kemik kırılsa veya kemiğe bitişik bir organa zarar verse bile, bu fıkra uyarınca cezalandırılır. Failin, mağdurun kemiğini çıkarmak veya kırmak kastı ile hareket etmesi maddenin uygulanması bakımından önem arz etmez, sonuç cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulur.
Kemik kırığı ve çıkığına, bu durumun hayat fonksiyonlarına etkisine tıbbi bilirkişiler karar verecektir. Kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisi, hafif, orta ve ağır olarak üç şekilde sınıflandırılmıştır.
Kasten Yaralama Sonucu Ölümün Meydana Gelmesi
Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 87’deki diğer durumlarda vücut dokunulmazlığının ihlali söz konusu olurken, kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak, hayata karşı işlenen bir suç olarak değerlendirilir.
Unsurlar
Fiil bakımından tipiklik, suçun işlenmesi veya ihmali hareketle gerçekleştirilebilir. Özellikle, icrai harekete bağlı ihmali hareketin varlığında, failin ihmali hareketinin ölüm tehlikesi içermesi durumunda suç, ihmali hareketle işlenebilir. Netice bakımından, mağdurun TCK m.86/1, m.87/1-3 ve m.88 uyarınca yaralanmaya bağlı olarak ölmesi gerekmektedir.
Suçun tipiklik unsurları açısından, kasten yaralama suçunda belirtilen unsurların gerçekleşmiş olması gereklidir. Neticenin gerçekleşmesi bakımından, ölüm neticesinin olaydan hemen sonra veya bir süre sonra meydana gelmesi önemli değildir; önemli olan ölüm neticesinin kasten yaralama fiili ile ilgili olmasıdır. Kasten yaralama fiili ile ölüm neticesi arasında illiyet bağı olması ve neticenin objektif olarak faile yüklenebilmesi gereklidir.
TCK m.87/4, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir bir yaralanma sonucu ölümün meydana gelebileceği durumu kabul etmemiştir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilen bir yaralanma fiili, ölüm neticesini doğuracak şekilde elverişsizdir. Ölüm sonucunu meydana getirecek fiilin belli bir ağırlıkta ve tehlikeli olması gerekir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilen bir yaralanma fiili sonucu ölüm neticesi meydana gelirse, TCK m.85 uygulanacaktır. Bu düzenleme, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda objektif sorumluluğu önlemiştir.
TCK m.87/4’e göre sorumluluk için, ölüm neticesi kasten yaralama fiilinden kaynaklanmalıdır ve ölüm neticesini meydana getirecek fiilin ölüm tehlikesini içermesi gerekmektedir. Ölüm neticesinin mağdurun, üçüncü bir kişinin veya mevcut bir hastalığın etkisiyle meydana geldiği durumlarda TCK m.87/4 uygulanmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, TCK m.87/4’ün uygulanabilmesi için, kasten yaralama suçunun tamamlanmış olması gerekir; suç teşebbüs aşamasında kalırsa TCK m.87/4 uygulanmaz.
Bu fıkra bakımından kanuni tipin gerçekleşmesi, yaralanmaya sebep olan fiilin belli bir ağırlığa sahip olmasına, ölüm sonucunun sebebinin yaralama fiili olmasına ve ölümün doğal sebebi olan kasten yaralama suçunun tamamlanmış olmasına dayanır. TCK m.87/4’te fail, yaralama suçunu kasten işlemeli ve ölüm sonucuna en fazla taksirle sebep vermeli. Taksirin basit taksir veya kanunda öngörülen şekliyle bilinçli taksir olması tipikliğe etki etmez. Burada önemli olan husus, ölüm neticesine taksirle sebep verilmesidir.
Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali olduğu için, TCK m.87/4 açısından araştırılması gereken husus, ölüm neticesinin öngörülüp, öngörülemeyeceğidir. Fail, dikkatsizlik ve özensizlik sonucu öngörülebilir neticeyi öngörememişse bu suç oluşacaktır; ancak neticenin objektif olarak öngörülebilmesi mümkün değilse, fail kasten yaralama suçundan sorumlu olacaktır. Failin ölüm sonucunun meydana gelebileceğini öngördüğü hallerde olası kastla öldürme söz konusu olur ve fail TCK m.81 gereğince sorumlu tutulur.
Kusurluluğu Etkileyen Haller
Kasten öldürme suçundaki kusurluluğu etkileyen haller, kasten yaralama suçu için de geçerli değildir. Bu nedenle, kusurluluğu etkileyen haller açısından genel nedenler geçerlidir.
Cezai Yaptırım ve Hukuki Süreç
Kasten Yaralamanın Temel Şekli ve Nitelikli Hallerinin Cezai Yaptırımı
Kasten yaralamanın temel şeklinin cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını içermektedir. Nitelikli hallerde ise, daha az cezayı gerektiren durumlar için dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası uygulanır. TCK m.86/3, nitelikli hallerin varlığında şikayet aranmaksızın cezanın yarı oranında artırılacağını belirtir.
TCK m.87 – Cezai Yaptırımın Belirlenmesi
TCK m.87, ceza yaptırımını TCK m.86’ya dayanarak belirler. TCK m.87/1’e göre, TCK m.86’ya göre belirlenen ceza bir kat artırılır ve bu artırılmış ceza, birinci fıkrasına giren durumlarda üç yıldan, üçüncü fıkrasına giren durumlarda ise beş yıldan az olamaz.
TCK m.87/2’de ise, TCK m.86’ya göre belirlenen cezanın iki kat artırılacağı belirtilir. Ancak bu durumda da, birinci fıkrasına giren durumlarda ceza beş yıldan, üçüncü fıkrasına giren durumlarda sekiz yıldan az olamaz. TCK m.87/3, TCK m.86/1 ve 3’e göre belirlenecek cezanın yarısına kadar artırılabileceğini öngörür.
TCK m.87/4 – Ölüm Neticesi
TCK m.87/4’e göre, kasten yaralama sonucu ölüm, birinci fıkrasına giren durumlarda failin; 8 (sekiz) yıldan, 12 (on iki) yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren durumlarda ise 12 (on iki) yıldan, 16 (on altı) yıla kadar hapis cezasını gerektirir.
Davaların Yargı Yetkisi ve Kovuşturma Usulü
TCK m.86 ve TCK m.87’de belirtilen neticelerin meydana gelmesi durumunda, asliye ceza mahkemesi yetkilidir. Ancak, TCK m.87/4 kapsamında ağır netice meydana gelirse, dava ağır ceza mahkemesinde görülür. TCK m.86 ve TCK m.87 kapsamında meydana gelebilecek neticeler açısından, sadece TCK m.86/2 takibi şikayete bağlıdır; diğer durumlar re’sen kovuşturulur.
Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi ve Cezai Yaptırım
TCK m.88, kasten yaralama suçunun ihmali davranışla işlenmesi durumunda, failin cezasının indirileceğini öngörür. Bu hüküm, TCK m.83’e atıfta bulunarak kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine dair koşulları da göz önünde bulundurur.
İhmali Davranışın Eşdeğerliği ve Sorumluluk Koşulları
İhmali davranışın, icrai davranışa eşdeğer kabul edilmesi, kişinin yükümlülükleri veya tehlikeli eylemleri nedeniyle oluşmalıdır. Sözleşme veya kanuni düzenlemelerden kaynaklanan bir yükümlülüğü olmayan bir kişi, meydana gelen yaralanmadan sorumlu tutulamaz. Örneğin, çocuk bakıcısı, çocuğun güvenliği için alması gereken önlemleri yerine getirmezse, meydana gelen yaralanma durumunda sorumluluğu doğar.
Sonuç ve Değerlendirme
Yukarıda yapılan açıklamalar, kasten yaralama suçunun çeşitli hallerini ve cezai yaptırımlarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Bu bağlamda, suçun temel şekli ve nitelikli halleri, cezai yaptırımları, yargı yetkisi, kovuşturma usulü, ihmali davranışla işlenmesi ve cezai yaptırımı üzerine önemli bilgiler sunulmuştur. Hukuki süreç ve cezai yaptırımların belirlenmesinde TCK m.86 referans alınmış, özellikle TCK m.87’nin farklı durumlarına yönelik detaylı açıklamalar yapılmıştır. İhmali davranışla işlenen kasten yaralamada, eşdeğerlik ve sorumluluk koşulları vurgulanmıştır.