fbpx

Aldatma (Zina) Boşanma Davası

aldatma zina sebebiyle boşanma davası 2024 denizli boşanma avukatı

 

İçindekiler

Aldatma (Zina) Boşanma Davası [2024]

 

Aldatma (Zina) Konusu [TMK Md. 161]

Aldatma, yani zina, evlilik kurumunun temel taşlarından biri olan sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul edilir ve bu durum, Türk Medeni Kanunu (TMK) Md. 161 çerçevesinde ciddi bir boşanma sebebi olarak ele alınmaktadır. Eşlerden birinin evlilik dışı biriyle bilinçli ve isteyerek cinsel ilişkiye girmesi, zina eylemini oluşturur ve bu, boşanma davasının açılabilmesi için gerekli kusur unsurunu teşkil eder. Zina temelli boşanma davaları, aile mahkemelerinde görülür ve bu süreçte, hakimlerin tarafların sunmuş olduğu delilleri serbestçe değerlendirme yetkisi bulunur. Bu bağlamda, zina, sadece bireysel ilişkileri değil, hukuki süreçleri de derinden etkileyen hassas bir konudur.

Aldatma Sebebiyle Boşanma Davası Şartları

Evlilik Birliğinin Devamı

Zina, yani eş aldatma, evlilik birliği devam ederken gerçekleşirse boşanma davası için ilk şart, eşler arasındaki evlilik ilişkisinin sürüyor olmasıdır. Boşanma sonrası cinsel ilişkiler zina sayılmaz. Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 185/1, evlenme ile evlilik birliğinin oluştuğunu belirtir.

Evlenme, yetkili memur önünde tarafların evlenme iradelerini açıkça beyan etmeleriyle gerçekleşir. Dini nikah ve tören, resmi nikah şartını sağlamaz. Eşlerden birinin zina yapması, diğerine karşı sadakat yükümlülüğüne aykırılık olarak değerlendirilir. Zina, evlilik birliği içinde gerçekleşmelidir. Evlilik öncesi veya sonrası cinsel ilişkiler zina sayılmaz. Ancak, evlilik sonrası öğrenilen ve hak düşürücü süre dolmamış önceki zina eylemi, TMK madde 166 ve 149-150’ye dayanarak boşanma davası açılmasını sağlayabilir.

Boşanma Davası ve Sadakat Yükümlülüğü

Zina temelli boşanma davalarında, evliliğin geçersizliği savunma olarak kullanılamaz. TMK madde 170, mahkeme ayrılığa hükmetse bile, eşlerin sadakat yükümlülüklerinin devam edeceğini belirtir. Fiziksel ayrılık durumunda bile, cinsel ilişki, zina olarak ileri sürülebilir. TMK madde 197’ye göre, eşlerin birlikte yaşamalarına ara verilmesi veya bir eşin kayıp ilan edilmesi gibi durumlarda da sadakat yükümlülükleri devam eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 350/2, boşanma kararı kesinleşene kadar sadakat yükümlülüklerinin sürdüğünü ifade eder.

Evliliğin yokluğu durumunda, zina temelli boşanma davası açılamaz. Temyiz Mahkemesi, evlenme yaşının evlenmenin temel unsuru olduğuna karar vermiştir. Ancak, yaşın geçersizlik nedeni olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Evliliklerin geçersiz sayıldığı durumlar dışında, evliliğin geçersizliğine sadece mahkeme kararıyla hükmedilebilir. TMK madde 156, evliliğin mutlak geçersizliği durumunda da, hakim kararı kesinleşene kadar evliliğin tüm sonuçlarını doğuracağını belirtir. Bu durumda, hakimin geçersizlik kararı kesinleşene kadar eşlerin birbirlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeleri beklenir.

 

Aldatma (Zina) Boşanma Davası, türk medeni kanunu, TMK, 161; 2024; 2025; 2026
Aldatma (Zina) Boşanma Davası, türk medeni kanunu, TMK, 161; 2024;

 

Cinsel İlişki Şartları

TMK Kapsamında Zina Tanımı ve Boşanma Hakkı

Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 161, eşlerden birinin zina yapması durumunda diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanır. Kanun metni, zina tanımını açıkça yapmamakla birlikte, bu terim genellikle cinsel ilişki anlamında kullanılır. Boşanma davasının zina temeline dayandırılabilmesi için, eşlerden birinin evlilik dışı bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi gerekmektedir. Bu durum, boşanmanın objektif bir unsuru olarak kabul edilir. Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin, genellikle karşı cins olan bir başkasıyla cinsel ilişki kurması zina olarak değerlendirilir.

Cinsel İlişkinin Niteliği ve Zina Kavramı

Cinsel ilişkinin zina sayılabilmesi için tam ve normal birleşme gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. Burada “normal yol” ifadesiyle genellikle vajinal birleşme kastedilmektedir. Tam birleşme, erkeğin cinsel organının kadının cinsel organına girmesi olarak tanımlanır. Ancak, bu birleşmenin tam olması şart değildir; kısmi birleşme de zina için yeterlidir. Meninin gelmesi zorunlu değildir. Ayrıca, cinsel ilişkinin vajinal veya anal olup olmamasının fark yaratmadığı, her türlü cinsel ilişkinin zina sayılabileceği görüşü de mevcuttur. Bu bağlamda, cinsel ilişkinin şeklinin belirtilmesi, sadakat yükümlülüğünün doğasına aykırı düşer. Her iki tür cinsel ilişki de zina için yeterlidir, çünkü kanun metninde vajinal birleşmenin zorunlu olduğuna dair bir ifade bulunmamaktadır.

Cinsel İlişkinin Karşı Cinsle Olması Gerekliliği

TMK madde 161, cinsel ilişkinin karşı cinsle olması gerektiğini açıkça belirtmemektedir. Ancak, hukukumuzda genel görüş, zina temelli boşanma davasının, eş dışındaki bir karşı cinsle gerçekleşen cinsel ilişki durumunda geçerli olduğunu kabul etmektedir. Bu görüşe göre, evlilik birliği sırasında eşcinsel ilişkiler zina olarak kabul edilmemektedir. Bu durumlarda, eş, TMK madde 163 (haysiyetsiz yaşam sürme) veya madde 166 (evlilik birliğinin temelden sarsılması) temelinde dava açabilir. Ancak, eşcinsel ilişkilerin zina sayılması gerektiğini savunan görüşler de mevcuttur. Bu görüşe göre, eşlerin cinsel sadakat yükümlülüğü, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin ihlal edilebilir.

Eşcinsel İlişkilerin Zina Kapsamında Değerlendirilmesi

Eşcinsel ilişkilerin zina kapsamında değerlendirilmesi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Eşcinsel ilişkilerin zina olarak değerlendirilmesi, sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak görülebilir. Ancak, bu konuda kanun metninde açık bir hüküm bulunmamaktadır ve yorumlar farklılık göstermektedir. Bu bağlamda, eşcinsel ilişkilerin zina olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, hukuki tartışmaların konusudur.

Zina Nedeniyle Boşanma ve Kusur Unsuru

Zina Eyleminde Kusurun Tanımı

Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 161’e göre, bir eşin zina yapması boşanmanın özel bir sebebi olarak kabul edilir. Ancak, zina eyleminin boşanma sebebi sayılabilmesi için, eşin dışındaki biriyle bilinçli ve isteyerek cinsel ilişkiye girilmesi gerekmektedir. Bu, zina temelli boşanma davalarında aranan kusur unsurunu oluşturur ve zinanın sübjektif yönünü ifade eder. Eşin bu eylemi bilerek ve isteyerek yapması, boşanma davasının şartlarından biri olan kusuru oluşturur. Zina eyleminde bulunan kişinin kusurundan bahsedilebilmesi için, bu eylemin bilinçli ve istekli olarak gerçekleştirilmiş olması, yani kişinin ayırt etme yeteneğinin bulunması gereklidir.

Ayırt Etme Gücünün Kaybı ve Zina

Eğer bir kişi, ayırt etme gücünü kendi kusuru olmaksızın, örneğin uyku gibi bir sebeple geçici olarak kaybetmişse ve bu durumda cinsel ilişkiye girerse, bu durum zina olarak kabul edilemez. Ancak, eşin kendi kusuru ile ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesi ve bu durumda cinsel ilişkiye girmesi halinde, bu eylemde bulunanın kusuru olduğu kabul edilir. Önemle belirtilmelidir ki, dava açan eşin de zina yapmış olması, davanın reddedilmesini gerektirmez. Zira zinalar birbirleriyle takas edilemez. Davalı eş, davacı eşin de zina yaptığını ve kendi zinasının bir misilleme olduğunu iddia ederek davanın reddini talep edemez.

Zina, mutlak bir boşanma sebebi olduğundan, davacı eşin daha az kusurlu olması gibi bir şart aranmaz. Sadece zina eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği incelenir. Bu eylemin gerçekleşmiş olması, davanın kabulü için yeterlidir. Ancak, hakim, Medeni Kanun (MK) madde 138 ve TMK madde 170’deki takdir yetkisini kullanabilir.

Zina ve Zorlama Durumları

Saldırı altında veya tecavüz durumunda, eşin kusurundan bahsedilemez. Bu tür durumlarda gerçekleşen cinsel ilişki, zina olarak kabul edilemez, çünkü bu durumlarda cinsel ilişkiye giren eşin kusuru yoktur. Ağır uyku hali de benzer bir durum oluşturabilir. Ayrıca, eşlerden birinin ciddi ve ağır bir tehdit altında cinsel ilişkiye girmesi durumunda da kusurun olmadığı kabul edilir. Eşlerden birinin, kendi hayatı, eşinin veya çocuğunun hayatına veya beden bütünlüğüne zarar geleceği şeklindeki bir tehditle cinsel ilişkiye girmesi durumunda, kusurundan bahsedilemez. Ancak, tehdit malvarlığı değerlerine yönelikse, cinsel ilişkiye giren kişinin kusuru olduğu kabul edilir.

İspat Yükü ve Hukuki Süreç

Hukuki İspatın Tanımı ve Kapsamı

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 187/1 maddesi uyarınca, tarafların uyuşamadığı ve çekişmeli vakalar, ispatın konusunu oluşturur. Bu vakaların delillerle ispatı gereklidir. Türk Medeni Kanunu (TMK) 6. maddede belirtilen genel kurala göre, her taraf kendi iddialarını destekleyen vakaları ispatla yükümlüdür.

Zina Temelli Boşanma Davalarında İspat Yükü

TMK 161. madde gereği, zina temelli boşanma davalarında iddia sahibi tarafın, eşinin aldatma eylemini ispat etmesi zorunludur. HMK’deki genel kurallar, delillerin sunulma usulü ve süresi için geçerlidir. Davada ileri sürülen maddi ve hukuki vakalar, dava açıldığı tarihe kadar olan durumlar dikkate alınarak incelenmelidir.

Zina Fiilinin Gizli Yapısı ve İspat Zorluğu

Zina eylemi genellikle gizli ortamlarda gerçekleştiğinden, doğrudan ispatı zor olabilir. Bu durumda, vicdani kanaat prensibi ve dolaylı delillerin değerlendirilmesi önem kazanır. Temyiz Mahkemesi ve yaygın görüşe göre, zina iddiasının makul ve ikna edici belirtilerle desteklenmesi gerekmektedir.

Zina İspatında Kullanılabilecek Deliller

Zina iddiasının desteklenmesi için çeşitli deliller kullanılabilir. Bunlar arasında hamilelik, evde yarı çıplak yakalanma, cinsel hastalıklara yakalanma, şahit ifadeleri, yazışmalar, ve itiraflar sayılabilir. Ancak, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin kullanımı yasaktır.

Hukuka Aykırı Delillerin Reddi

HMK 189/2 maddesi, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin mahkeme tarafından dikkate alınamayacağını belirtir. Bu tür deliller, hukuk ve ceza muhakemelerinde kullanılamaz ve derhal reddedilmelidir.

Hakimin Vicdani Kanaati ve Sonuç

Hakim, sunulan delilleri değerlendirerek zina fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir vicdani kanaate varır. Bu kanaate göre boşanma kararı verilebilir.

Zina Temelli Boşanma Davalarının Yargı Süreci

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Yetki ve Görevli Mahkeme: Zina temelli boşanma davalarında yetki ve görevli mahkeme belirlemesi, 4787 sayılı “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun” çerçevesinde yapılır. Bu kanunun 4. maddesine göre, aile mahkemeleri bu tür davalarda yetkilidir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri bu görevi üstlenir.

TMK’nın Yetki Kriterleri: Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 168, boşanma davalarında yetkili mahkemenin, “eşlerden birinin ikametgahı veya son altı ay içinde birlikte yaşadıkları yer” olduğunu belirtir. İkametgah, TMK madde 19/1’de “sürekli kalma niyetiyle oturulan yer” olarak tanımlanır. Doktrinde, sürekli kalma niyeti ile fiili oturma yerinin ayrımı zor olduğundan, ikametgahın kişinin hayatındaki ilişki yoğunluğuna göre belirlenmesi gerektiği vurgulanır. Bu düzenleme emredici nitelikte olduğundan, tarafların anlaşmasıyla değiştirilemez.

Yargılama Usulü

Genel Yargılama Usulleri: Zina temelli boşanma davalarının yargılaması, genel olarak diğer boşanma davalarıyla aynıdır. Bu davalar, TMK madde 184 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın ilgili hükümlerine tabidir. 4787 sayılı Kanun’un 7. maddesi, boşanma davalarının yargılama usullerini belirtir. Buna göre, “Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda TMK’nın aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile HMK hükümleri uygulanır.”

Sulh Teşviki ve Ön İnceleme: Hakim, esas hakkında inceleme yapmadan önce tarafları sulhe teşvik etmelidir. Sulh mümkün olmadığında, davanın esasına geçilir. Bu kural, HMK’nın ön inceleme esaslarıyla uyumludur. Hakimin, davanın niteliğine göre tarafları sulhe teşvik etmemesi, kararın sonucunu etkilemez.

Boşanma Davasının Özel Kaideleri: TMK madde 184, boşanma davalarına özgü bazı özel kaideleri belirtir:

  • Hakim, boşanma sebeplerinin gerçekten var olduğuna vicdani olarak kanaat getirmedikçe, bunların ispatlandığını varsayamaz.
  • Tarafların ikrarı hakimi bağlamaz.
  • Hakim, sunulan deliller üzerinde serbestçe değerlendirme yapabilir.
  • Boşanmanın yan etkileriyle ilgili anlaşmalar, hakimin onayı olmadan geçerli sayılmaz.
  • Hakim, taraflardan birinin talebi üzerine duruşmayı gizli yapabilir.

Bu kaideler, hakime boşanma davalarında geniş takdir yetkileri verir ve hakim, delilleri serbestçe değerlendirme hakkına sahiptir. Zina fiilini işleyen tarafa, zina fiilini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine dair yemin teklifi yapılamaz. Boşanma davasının gizli yürütülmesi, özellikle zina (aldatma) gibi hassas konularda önem kazanabilir. Bu durum, özel hayata saygının bir sonucu olarak görülür.

Önemli Linkler

Sıkça Sorulan Sorular

Aldatma (Zina) Nedir ve Boşanma Davası İçin Nasıl Bir Sebep Teşkil Eder?

Aldatma veya zina, evlilikteki sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak tanımlanır. Türk Medeni Kanunu’na göre, bir eşin evlilik dışında bilinçli ve isteyerek cinsel ilişkiye girmesi, zina olarak kabul edilir ve bu, ciddi bir boşanma sebebidir.

Zina Temelli Boşanma Davası Hangi Mahkemede Görülür?

Zina temelli boşanma davaları, aile mahkemelerinde görülür. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri bu görevi üstlenir.

Boşanma Davasında Zina Nasıl İspatlanır?

Zina, genellikle tarafların sunduğu deliller ve tanık ifadeleri ile ispatlanır. Ancak, hakim bu delilleri serbestçe değerlendirme hakkına sahiptir ve zina iddiasını vicdani kanaatine göre değerlendirir.

Eşim beni aldattı, boşanma davası açabilir miyim?

Evet, eşinizin sizi aldatması durumunda, Türk Medeni Kanunu madde 161’e göre boşanma davası açabilirsiniz.

Zina Yapan Eşin Kusuru Nasıl Değerlendirilir?

Zina yapan eşin kusuru, bilinçli ve isteyerek cinsel ilişkiye girme durumuna dayanır. Ancak, eşin ayırt etme gücünü kendi kusuru olmaksızın kaybettiği durumlarda zina kusuru kabul edilmez.

Zina Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında Çocukların Velayeti Nasıl Etkilenir?

Çocukların velayeti, her zaman çocukların menfaatleri gözetilerek değerlendirilir. Zina, velayet kararını etkileyebilir, ancak bu, mahkemenin takdirine ve çocukların en iyi çıkarlarına bağlıdır.

Zina Yapan Eşin Mal Paylaşımı ve Nafaka Hakları Nasıl Etkilenir?

Zina, mal paylaşımı ve nafaka haklarını etkileyebilir. Genellikle, zina yapan eşin kusuru, bu hakların belirlenmesinde dikkate alınır ve mahkeme, bu durumu değerlendirerek karar verir.

Zina İddiası İle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Boşanma davasının süresi, davanın karmaşıklığına ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişebilir. Zina iddiası, davanın süresini uzatabilir, çünkü bu tür iddiaların detaylı incelenmesi gerekebilir.

Zina İddiası Reddedilirse Ne Olur?

Zina iddiası reddedilirse, boşanma davası zina temeline dayanmayacak ve mahkeme, diğer boşanma sebeplerini değerlendirecektir.

Call Now Button+90 506 718 39 25