fbpx

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

akıl hastalığı psikolojik nedenlerle boşanma sebepleri ve boşanma davası, türk medeni kanun madde 165, tmk, 2024

 

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası [TMK Md. 165]

 

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Nedir?

Akıl hastalığı, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 165. maddesi çerçevesinde, bir eşin diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getirecek derecede ciddi bir ruh sağlığı sorunu olarak tanımlanabilir. Bu tanım, tıp biliminin alanına giren akıl hastalığının tanımı ve türlerini içerir. Hastalığın iyileşme olasılığının belirlenmesi, aile kurumunun korunması açısından tıp biliminin dikkatli bir değerlendirme yapmasını gerektirir.

Akıl hastalığı, evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede etkili olmalıdır. Bazı görüşlere göre, TMK’nın 165. maddesinde belirtilen akıl hastalığı, evlenmeye engel teşkil edecek düzeyde olmalıdır. Evlenmeye engel olmayan akıl hastalıklarında ise, eşlerin TMK’nın 166. maddesinde öngörülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açmaları gerekmektedir.

Akıl hastalığının kapsamına ilişkin bazı görüşler, ilaçla kontrol altına alınamayan nöbetler, karakter bozukluğuna dayanan psikopat haller, ağır kişilik ve karakter bozuklukları, alkol ve ilaç bağımlılığı gibi durumları akıl hastalığı kapsamında değerlendirir. Ancak, kişilik ve karakter bozukluklarının alkol ve ilaç bağımlılığı ile bir arada değerlendirilmesi, yanıltıcı sonuçlara yol açabilir. Bu durumda, sorunun kaynağının kişilikte yattığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, akıl hastalığı, bir eşin ruh sağlığındaki ciddi bozukluklar nedeniyle diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini imkansız hale getiren bir durum olarak tanımlanabilir. Bu durumun tespiti ve boşanma davasının açılabilmesi için, hastalığın iyileşme ihtimalinin olmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekmektedir.

 

akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu, TMK, 165; 2024; 2025; 2026
akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu, TMK, 165; 2024;

 

Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma Koşulları

Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 165. maddesine göre, eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu durumun diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getirmesi halinde, hastalığın iyileşme ihtimalinin olmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi şartıyla, bu eş tarafından boşanma davası açılabilir. Bu hüküm, boşanma davası açılabilmesi için üç temel koşulu ortaya koymaktadır:

  1. Akıl Hastalığı Koşulu: Akıl hastalığının tanımı ve türleri tıp biliminin alanına girmektedir. Hastalığın iyileşme olasılığının belirlenmesi, aile kurumunun korunması açısından tıp biliminin dikkatli bir değerlendirme yapmasını gerektirir. Bazı görüşlere göre, TMK’nın 165. maddesinde belirtilen akıl hastalığı, evlenmeye engel teşkil edecek düzeyde olmalıdır. Evlenmeye engel olmayan akıl hastalıklarında ise, eşlerin TMK’nın 166. maddesinde öngörülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açmaları gerekmektedir.
  2. Ortak Yaşamın Çekilmez Hale Gelmesi: Akıl hastalığı nedeniyle ortak yaşamın diğer eş için çekilmez hale gelmesi gerekmektedir. Bu, hastalığın evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede etkili olması anlamına gelir.
  3. Hastalığın İyileşmemesi ve Resmi Sağlık Kurulu Raporu: Hastalığın iyileşme ihtimalinin olmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekmektedir. Bu rapor, boşanma davasının temel dayanağıdır.

Akıl Hastalığı ve Evlilik Birliğinin Sarsılması: Bazı görüşlerde, akıl hastalığının evlilik birliğini sarsıp sarsmadığının değerlendirilmesinde kusurun önemli olduğunu savunmaktadır. Eğer akıl hastalığı, evlenmeye engel teşkil etmeyecek düzeydeyse ve kusuru ortadan kaldırmıyorsa, bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilebilir.

Akıl Hastalığının Kapsamı: Bazı görüşlere göre, ilaçla kontrol altına alınamayan nöbetler, karakter bozukluğuna dayanan psikopat haller, ağır kişilik ve karakter bozuklukları, alkol ve ilaç bağımlılığı gibi durumlar akıl hastalığı kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak, kişilik ve karakter bozukluklarının alkol ve ilaç bağımlılığı ile bir arada değerlendirilmesi, yanıltıcı sonuçlara yol açabilir. Bu durumda, sorunun kaynağının kişilikte yattığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Akıl Hastalığının Ortaya Çıkış Zamanının Önemi

Evlilik sürecinde akıl hastalığının ne zaman başladığı, boşanma davalarında dikkate alınması gereken bir husustur. Ancak, hastalığın evlilik öncesi veya sonrası başlamış olmasının hukuki bir önemi bulunmamaktadır.

Eşler, akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliğinin sürdürülemez hale geldiğini düşünüyorlarsa, TMK’nın ilgili maddeleri uyarınca boşanma veya butlan davası açabilirler.

Evlilik Öncesi ve Sonrası Akıl Hastalığı: Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 165. maddesinde, akıl hastalığının evlilikten sonra ortaya çıkması gerektiğine dair bir şart belirtilmemiştir. Bazı yorumculara göre, evlenmeden önce başlayan akıl hastalığı, evliliğin mutlak butlanına neden olabilir. Ancak, bu durumda dahi, akıl hastalığı sebebiyle boşanma talep etmenin yasal bir engeli bulunmamaktadır. Eğer evlenmeden önce başlayan akıl hastalığı evlilik süresince devam ederse, eşlerden biri isterse mutlak butlan, isterse boşanma davası açma hakkına sahiptir.

Evlilik Birliğinin Sürdürülemezliği: Butlan davalarında, evlilik birliğinin sürdürülemez hale geldiğinin kanıtlanması gerekmez. Bu, Medeni Usul Hukuku’nun konusudur. Kanun koyucu, akıl hastalığının başlangıcının evlilik öncesi veya sonrası olmasının önemli olduğunu düşünseydi, bu durumu TMK’nın ilgili maddesinde açıkça belirtirdi. Dolayısıyla, akıl hastalığının ne zaman başladığı, boşanma davası açılabilmesi için belirleyici bir faktör değildir.

Boşanmada Psikiyatri Raporu

Resmi Sağlık Kurulu Raporu

Akıl hastalığının iyileşme imkanının olmamasının tespiti, tıp biliminin bir konusudur. Medeni Kanun’da “resmi sağlık kurulu raporu” ifadesinin kullanılmaktadır.

Resmi Sağlık Kurulu Raporunun Önemi: Resmi olmayan bir sağlık kurumundan alınan raporlar, boşanma davasında hükme dayanak olarak kabul edilemez. Ayrıca, tek bir uzman hekim tarafından verilen raporlar da boşanma davası açısından geçerli sayılmaz. Hastalığın iyileşme ihtimalinin bulunup bulunmadığı, akıl hastası olan eşin güncel durumuna göre belirlenmelidir. Davadan önce alınan raporlar, boşanma kararı için yeterli değildir. Tıp biliminin sürekli ilerleme kaydettiği düşünüldüğünde, sağlık kurulu raporunun dava sürecinde hazırlanmış olması gerekmektedir.

Hastalığın İyileşme İmkanının Olmaması: Kanun, akıl hastalığının iyileşme imkanının olmamasını önemli bir husus olarak belirtir. Eğer hastalığın tıbben tedavisi mümkünse, bu durum boşanma sebebi olarak kabul edilemez. Hastalığın geçici olarak iyileşmesi de, tam iyileşme olarak değerlendirilemez. İyileşme imkanı olmayan akıl hastalıklarına örnek olarak şizofreni ve paranoya verilebilir. Hastalığın tamamen iyileşmez olduğunun tespiti gerekmektedir.

Yargıtay Kararı: Yargıtay’ın bir kararında, şiddetli geçimsizlikten açılan boşanma davasında, davalı kadının akıl hastalığının kronik olduğu ve tıbbi şifasının mümkün görülmediği belirlendiğinde, davranışlarının iradi olmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda, akıl hastalığına dayalı bir sebeple şiddetli geçimsizlikten boşanma davası açılamaz.

Resmi Sağlık Kurulu Raporunun İçeriği: Resmi sağlık kurulu raporunda iki önemli nokta bulunmaktadır:

  1. Raporda akıl hastalığı varlığının tespiti,
  2. Bu tür bir akıl hastalığının iyileşmesinin mümkün olmadığının, belirlenmesidir.

Ortak Yaşamın Diğer Eş İçin Dayanılmaz Hale Gelmesi

Akıl hastalığı temelli boşanma süreçlerinde, bir eşin akıl hastası olması tek başına yeterli olmayıp, bu durumun diğer eş için dayanılmaz bir hale gelmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, bu tür boşanmalar nispi boşanma sebepleri arasında yer alır ve hakime takdir hakkı tanır. Eğer hakim, evlilik birliğinin dayanılmaz bir hal almadığına karar verirse, boşanma talebini reddeder.

Hakimin Tespiti ve Resmi Sağlık Kurulu Raporu: Ortak yaşamın dayanılmaz hale gelip gelmediğini belirleyecek olan hakimdir. Hakim, bu tespitini resmi sağlık kurulu raporuna dayanarak yapar ve akıl hastalığını kendiliğinden araştırır.

Yargıtay Kararı: Yargıtay’ın bir kararına göre, “Vesayet dosyasının getirilmesi ve Adli Tıp Kurumu’ndan davalının hastalığının, ortak yaşamı diğer eş için dayanılmaz hale getirip getirmediği ve hastalığın iyileşme ihtimalinin olup olmadığı konularında görüş alınması ve sonuçlarına göre karar verilmesi gerekir. Bu yön dikkate alınmadan verilen karar doğru kabul edilemez.”

Dayanılmazlık Durumları: Sürekli ayırt etme yetisinden yoksunluk, zaman zaman ortaya çıkan krizler, diğer eşin hayatını ve sağlığını tehlikeye atan saldırılar, akıl hastasının sürekli olarak sağlık kurumunda tedavi görmesi gerekliliği, ortak çocukların gelecekteki fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından oluşturacağı riskler, ekonomik ilişkilerdeki olumsuz gelişmeler gibi durumlar, ortak yaşamın diğer eş için dayanılmaz hale geldiğinin kabul edildiğine dair örneklerdir.

Dayanılmazlık Şartının Zamanlaması: Bu dayanılmazlık şartının, dava açılmadan önce gerçekleşmiş olması, davanın açılması için yeterli kabul edilir.

Hakimin Değerlendirmesi: Hakim, dayanılmazlığın var olup olmadığını objektif olarak ve diğer eşin durumunu sübjektif olarak değerlendirir. Dayanılmazlık şartı, her tür delille ve özellikle tanıklarla kanıtlanabilir. Hakim, bu durum hakkında kanaat sahibi olabilmek için hastalığın dışa yansıyan belirtilerini incelemelidir.

Alternatif Boşanma Sebepleri: Eğer TMK’nın 165. maddesinde öngörülen nedenler gerçekleşmezse ve TMK’nın 166. maddesine göre şartlar gerçekleşmişse, evlilik birliğinin sarsılmasına dayanarak boşanma davası açılabilir. Eğer doğacak çocukların bedensel ve zihinsel gelişimi ile hastalığın gelecek nesillere geçme riski varsa, ortak yaşamın dayanılmaz hale gelmesi beklemeden boşanmaya karar verilmelidir.

Boşanma Davası Hakkının Zamanaşımına Uğramaması

Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında, davacı eşin dava açma hakkı zamanaşımına tabi değildir. Yani, boşanma davası, boşanma sebeplerinin devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Bu tür davaların açılmasında herhangi bir hak düşürücü süre bulunmaz. Davanın açılmasını engelleyen tek durum, akıl hastalığının tedavi edilebilir olmasıdır.

Bir eşin, akıl hastası olan eşiyle 15 yıl evli kaldıktan sonra akıl hastalığına dayalı boşanma davası açması, hakkaniyete aykırı bir durum olarak değerlendirilemez. Uzun süreli bir evlilikten sonra dava açılması, davacı eşin hakkını ortadan kaldırmaz.

Ancak, akıl hastası eş iyileştikten sonra, diğer eşin akıl hastalığına dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmaz. Bu durumda, boşanma talebi, akıl hastalığına dayalı olamaz.

Akıl Hastalığından Başka Bir Sebebe Dayanarak Boşanma Davası Açılması

Boşanma sebepleri, özel ve genel boşanma sebepleri olmak üzere ikiye ayrılır. Özel boşanma sebeplerinde esas alınan ölçüt kusurdur. Örneğin, zina sebebiyle boşanmada, zina yapan eşin kusurlu olması gerekir. Hayata kast, ağır hakaret veya onur kırıcı davranışlar gibi sebeplere dayalı boşanmalarda da kusur önemlidir. Bu nedenle, akıl hastası olan eşin diğer eşi öldürmeye teşebbüs etmesi durumunda, boşanma sebebi hayata kast değil, akıl hastalığı olacaktır.

Özel Boşanma Sebepleri ve Kusur: Suç işleme, ahlaka aykırı yaşam sürme ve terk gibi özel boşanma sebepleri, kusura dayalıdır. Bu sebepler, akıl hastası bir eş tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, kusur atfedilemeyeceğinden bu durumlarda boşanma davası açılamaz. Örneğin, akıl hastası bir eşin evi terk etmesi durumunda, kusurun olmaması sebebiyle boşanma davası kabul edilmez.

Genel Boşanma Sebepleri ve Kusur: Genel boşanma sebeplerinden olan evlilik birliğinin sarsılması da kusur ilkesine dayanır. Bu sebeple, akıl hastası bir eşe karşı bu gerekçeyle boşanma davası açılamaz. Yargıtay, akıl hastası olan kişinin eylemlerinin iradi olmadığından, dayanılmazlık sebebiyle açılan boşanma davasının reddedilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma: Akıl hastalığına dayalı boşanma, hem özel bir boşanma sebebi olması hem de kusurun aranmadığı tek boşanma sebebi olması açısından diğerlerinden farklı bir konumdadır. İyileşme ihtimali olmayan akıl hastalıkları dışında, eşlerden birinde başka bir hastalık varsa, bu durumda akıl hastalığına dayalı boşanma davası açılamaz. Ancak, şartlar gerçekleştiğinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası açılabilir.

Akıl Zayıflığı ve Boşanma: Yaşlılıkla gelen akıl zayıflığı (bunama) nedeniyle de akıl hastalığına dayalı boşanma davası açılamaz, çünkü akıl hastalığı ve akıl zayıflığı aynı şey değildir.

Sonuç olarak, eşlerden biri akıl hastalığına maruz kalmışsa, diğer eş TMK m. 165 dışında bir nedene dayanarak boşanma davası açma imkanına sahiptir. Akıl hastası bir kimsenin kusur yetisine sahip olmadığı düşünüldüğünde, bu uygulamanın doğru olduğu açıktır. Ancak, akıl hastalığı, hasta olan eşin kendi kusuru yüzünden ileri gelmişse, diğer eşe herhangi bir yük yüklenmemelidir. Burada bahsedilen yük, boşanma davası açan eşin, akıl hastası eşe yardım borcu olmaması gerektiğidir.

Akıl Hastalığı Durumunda Ayrılık Talebi [TMK Md. 167]

Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 167. maddesine göre, boşanma davası açma hakkına sahip olan eş, isterse boşanma yerine ayrılık talep edebilir. Bu hüküm çerçevesinde, akıl hastalığı durumunda da eş, boşanma yerine ayrılık talep edebilir. Bu durumda, hakim boşanmaya karar veremez (TMK m. 170 f. 2).

Taraflar

Boşanma Davası Açma Hakkı: Boşanma davası, yalnızca eşler tarafından birbirlerine karşı açılabilir. Üçüncü kişilerin boşanma davası açma hakkı bulunmaz. Boşanma davası açma hakkı, kişisel bir hak olduğundan, dava hakkı sahibi eşin ölümü halinde mirasçılara geçmez. Eğer davalı eş, dava devam ederken vefat ederse, mirasçılar davaya devam edemezler ve dava konusuz kalır.

Davacı Eşin Ölümü Durumu: TMK’nın 181. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, boşanma davası devam ederken davacı eş ölürse, davacının mirasçılarından biri bu davayı sürdürebilir. Eğer dava sonunda davalı eşin boşanmada kusurlu olduğu ispatlanırsa, kusurlu olan davalı eş, vefat eden davacı eşe mirasçı olamaz ve ölen davacı eş tarafından boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı tasarrufla kendisine sağlanan hakları kaybeder. Ancak, akıl hastalığı durumunda kusur söz konusu olmadığı için, TMK m. 181 f. 2’nin uygulama alanı bulunmaz.

Davacı ve Davalı

Davacı Kimdir? Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında, davacı genellikle akıl hastası olmayan eştir. Bu durum, özel boşanma sebeplerindeki gibi, olayı veya olguyu yaratmayan eşin dava açma hakkına sahip olmasından kaynaklanır.

İspat Yükü: Bu tür davaların sonuçlanması, davacının evlilik birliğinin akıl hastalığı nedeniyle dayanılmaz hale geldiğini ispat etmesine bağlıdır.

Akıl Hastası Eşin Davası: Akıl hastası olan eşin boşanma davası açması, çekilmezlik koşulunun gerçekleşmesini gerektirir. Ancak, akıl hastası ve temyiz kudreti olmayan bir kişinin, yaşadığı psikolojik durum ve ruhsal dengesi nedeniyle ortak yaşamın dayanılmaz hale gelip gelmediğini sağlıklı bir şekilde değerlendirmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda, akıl hastası eşin yasal temsilcisi aracılığıyla dahi olsa boşanma davası açması uygun görülmez.

Her İki Eşin Akıl Hastası Olması: Her iki eşin de akıl hastası olduğu durumlarda, çekilmezlik unsuru olmadığı için boşanma davası açılamayacağı düşünülür. Ancak, akıl hastası bir eşin diğer eş tarafından işkence görmesi gibi ağır durumlarda, yasal temsilci aracılığıyla boşanma davası açılması mümkün olabilir. Yargıtay’ın bu konuda hem destekleyici hem de desteklemeyici kararları bulunmaktadır.

Anlaşmalı Boşanma: Anlaşmalı boşanma çerçevesinde, akıl hastası eşin de boşanma davası açabileceği kabul edilmiştir. Bu durum, akıl hastası eşin de boşanma sürecine dahil olabileceğini göstermektedir.

Boşanma Davasında Davalı Kimdir?: Boşanma davası, dava açma hakkına sahip olan eş tarafından diğer eşe karşı açılır. Bu durumda, davalı eş genellikle özel boşanma sebebindeki olguyu veya olayı yaratmış olan eştir. Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında davalı, akıl hastası olan eştir.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yetkili Mahkeme: Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, TMK m. 168’e göre eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı ay boyunca birlikte yaşadıkları yerin mahkemesidir. Bu hükümde belirtilen yetkili mahkeme özel yetkili bir mahkemedir.

Görevli Mahkeme: Görevli mahkeme, aile mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi, aile hukukundan doğan dava ve işleri düzenler ve boşanma davalarında görevli mahkemeyi belirtir.

Dava Ehliyeti ve Temsil

Dava Ehliyeti: Dava ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya yetkili kıldığı temsilcisi aracılığıyla bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan tüm gerçek ve tüzel kişiler, dava ehliyetine sahiptir. Akıl hastası eşin dava ehliyeti bulunmadığından, bu kişiler kanuni temsilcileri tarafından temsil edilirler.

Yasal Temsil ve Vesayet: Akıl hastası olduğu ileri sürülen eş kendisini yeterince savunamıyorsa, kendisine bir vasi tayin edilmesi gerekebilir. Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında, davalıyı temsilen kanuni temsilcisi dava sürecini yürütür. Davalının temsilci sıfatıyla tebligatın vasiye yapılması ve yargılama sırasında vasi huzurunda yapılması zorunludur.

Dava ve Taraf Ehliyeti: Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkindir ve hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Yasal temsilci, TMK m. 462 f. 8’e göre vesayet makamından izin almadan davalıyı mahkemede temsil edemez. Eğer davalı davanın açılma anında yasal kısıtlılık altında değilse, mahkeme akıl hastası olduğu iddia edilen davalının vesayet altına alınması gerekip gerekmediğini araştırmak zorundadır.

Önemli Linkler

Sıkça Sorulan Sorular

Psikolojik Sorunlar Boşanma Sebebi Mi?

Psikolojik sorunlar eğer evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede etkiliyse ve diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getiriyorsa boşanma sebebi olabilir. Özellikle, Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi çerçevesinde, akıl hastalığı bu tür bir boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir.

Akıl Hastası Eş Nafaka Öder Mi?

Genel olarak, nafaka yükümlülüğü kişinin mali durumuna ve boşanma sebeplerine göre belirlenir. Akıl hastası bir eşin nafaka ödeme kapasitesi, hastalığının ciddiyetine ve mali durumuna bağlı olacaktır. Bu durum, mahkeme tarafından değerlendirilir.

Şizofreni Boşanma Sebebi Olur Mu?

Evet, şizofreni gibi iyileşme ihtimali olmayan akıl hastalıkları, eğer diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getiriyorsa, boşanma sebebi olabilir. Bu durumun tespiti için hastalığın iyileşme ihtimalinin olmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekmektedir.

Anksiyete Boşanma Sebebi Midir?

Anksiyete spesifik olarak ele alınmamıştır. Ancak, anksiyete gibi psikolojik sorunlar eğer evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede etkiliyse ve diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getiriyorsa boşanma sebebi olabilir.

Eşin Psikolojik Tedavi Görmesi Boşanma Sebebi Midir?

Eşin psikolojik tedavi görmesi tek başına bir boşanma sebebi değildir. Ancak, tedavi gören eşin psikolojik durumu eğer evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede etkiliyse ve diğer eş için ortak yaşamı çekilmez hale getiriyorsa, bu durum boşanma sebebi olabilir.

Call Now Button+90 506 718 39 25